İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, “Eğer Karadeniz gazının Türkiye’ye gelip ve evlere verildiği konusu gerçekse çok mutlu oluruz. Türkiye’nin bir önemli meselesinin hallolduğunu düşünüp, biz iktidara geldiğimizde de bunu devam ettiririz. Dolayısıyla da mutlu oluruz. Ama inşallah, Putin’in BOTAŞ’ın borçlarını ertelemesinden kaynaklanan, yine Putin’den yapılan bir kıyak değildir” dedi. Akşener, Millet İttifakı’na ve kendisine yönelik ithamlara ilişkin ise “Ben, aynı arkadaşlar tarafından, Diyarbakır’a gidildiğinde ‘faili meçhulcü’ ilan ediliyorum. İstanbul’da, Eskişehir’de, Muğla’da, Kocaeli’nde de PKK’lı ilan ediliyorum. Kardeşim, şizofren misiniz nesiniz? Yani bir karar verin, ben neyim? Dolayısıyla bunların tamamı yalan. Tarzan zorda. 14 Mayıs akşamı attaya gidiyorlar” diye konuştu.

Meral Akşener, Millet İttifakı’nın Ramazan Bayramı dolayısıyla bugün Malatya’da düzenlediği Halil İbrahim Sofrası Buluşması’nda depremzedelerle birlikte kahvaltı yaptı. Akşener, buradan, Fox TV’de yayınlanan Çalar Saat programına bağlanarak İlker Karagöz’ün sorularını yanıtladı.

“23 GÜN SONRA, BU AYRIMCILIĞIN BİTTİĞİ, HERKESİN BU SOFRADA EŞİT DEĞER GÖRDÜĞÜ BİR TÜRKİYE’Yİ HEP BİRLİKTE İNŞA EDECEĞİZ’’

Kendisinin 2017’den beri hayali olduğunu söylediği bayram sofrasını bugün deprem bölgesinde kurduklarını belirten Akşener, “Çünkü bu sofrada eşitlik var, bu sofrada kayırma yok. Bu sofrada, ‘yakınlarım şurada olsun, bana uzak olan burada olsun; ayısı olan, dayısı olan daha önde olsun, daha iyisini yesin ama tanıdığı olmayan kenarda kalsın, aç kalsın’ gibi bir durum yok. Herkesin eşit bir biçimde o yiyeceklerden faydalandığı bir sofra bu. Ve kimsenin kayrılmadığı, herkese eşit davranıldığı, sosyal adaletin, sosyal fırsatların elde edildiği bir sofra” dedi. Akşener, “Dolayısıyla bu bayramda kardeşliğin, birliğin, beraberliğin 8 ayrı deprem bölgesinden iletildiği bir sofra bu. Tabii bir taraftan da 99 depremini yaşamış bir insan olarak, ‘Bayram gelmiş neyime, kan dolar yüreğime’ diye bir türkü var bilirsiniz. Bütün eksiklerin tamamlandığı ve bu şehirden başka şehirlere göçmüş kardeşlerimizin geri dönmeye başladığını biliyorum, geri döndükleri ve şehirlerinde hem ikametlerinin en iyi şekilde oluştuğu, evlerinin yapıldığı ve haksızlığın ortadan kalktığı; 23 gün sonra, bu ayrımcılığın bittiği, herkesin bu sofrada eşit değer gördüğü, bu yiyeceklerden eşit faydalandığı bir Türkiye’yi hep birlikte inşa edeceğiz” diye konuştu.

“İNŞALLAH, PUTİN’İN BOTAŞ’IN BORÇLARINI ERTELEMESİNDEN KAYNAKLANAN BİR KIYAK DEĞİLDİR”

Akşener, Karadeniz doğal gazının dün devreye alınmasına ilişkin, “Eğer Karadeniz gazının Türkiye’ye gelip ve evlere verildiği konusu gerçekse -çünkü habire aldatıldığımız için- çok mutlu oluruz. Gerçekten çok mutlu oluruz. Türkiye’nin bir önemli meselesinin hallolduğunu düşünüp, biz iktidara geldiğimizde de bunu devam ettiririz. Dolayısıyla da mutlu oluruz. Ama inşallah, Putin’in BOTAŞ’ın borçlarını ertelemesinden kaynaklanan, yine Putin’den yapılan bir kıyak değildir. Çünkü birçok şey yalan çıktığı için hafif bir şüpheye doğru gidiyor insan, devamlı aldatılınca. Ama umuyorum, diliyorum, Karadeniz gazıdır ve biz de onun devamını sağlayacağız daha geniş olarak” dedi.

“ÇÖZÜM SÜRECİNDE, KARŞI ÇIKAN HERKESİ, ANALARI AĞLATMAK İSTEYEN RADİKAL, FAŞİST İNSANLAR OLARAK TARİF ETTİ”

Akşener, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Millet İttifakı ve kendisine yönelik ithamlarıyla ilgili şunları söyledi:

“Sayın Erdoğan’ın sürekli olarak çarpıttığı, hatta yalana varan pek çok cümlesini senelerdir izliyoruz, biliyoruz. Dün benimle ilgili ne söyledi, takip etmediğim için bilmiyorum. Ama yıllardır söylediği bir durum var. Her birimizi PKK’lı yapıyor. Anlayamadığım konu şu; bu çözüm sürecini kendisi ilan etti ve bu çözüm sürecinde, karşı çıkan herkesi, anaları ağlatmak isteyen radikal, faşist insanlar olarak tarif etti. Diğer taraftan daha enteresan bir şey; aradan zaman geçti, çözüm sürecini rafa kaldırdı, ne oldu ne bitti onu da anlamadık, o andan itibaren Türkiye’de yaşayan her bir Kürt eşittir PKK’lı hâline getirdi.

“TARZAN ZORDA. 14 MAYIS AKŞAMI ATTAYA GİDİYORLAR”

AK Parti’ye oy veren Türk’ü ve Kürt’ü makbul vatandaş, AK Parti dışında başka partilere oy veren Türk’ü, Kürt’ü herkes, herhangi bir terör örgütünün üyesi. Ama Türk’ü, Kürt’ü, biz hepimiz beraber PKK’lı oluyoruz. Ama benimle ilgili de ayrı bir komiklik var. Ben, aynı arkadaşlar tarafından, Diyarbakır’a gidildiğinde ‘faili meçhulcü’ ilan ediliyorum. İstanbul’da, Eskişehir’de, Muğla’da, Kocaeli’nde de PKK’lı ilan ediliyorum. Kardeşim, şizofren misiniz nesiniz? Yani bir karar verin, ben neyim? Bir karar verin. Bir taraftan diyorsunuz ki ben kafirmişim, bir taraftan da diyorsunuz ‘FETÖ’cü’. Ya arkadaş ben neyim? Ben, ne olduğumu şaşırmış durumdayım. Dolayısıyla bunların tamamı yalan. Tarzan zorda. 14 Mayıs akşamı attaya gidiyorlar. Çünkü bütün bunlar, problemi çarptırmak üzere, problemin aslından ayrılmak üzere, onu kapatmak üzere yapılan dümenler. Ama gördüğüm bir şey var; gerçeklik burası işte. Gerçeklik, burada bulunan kadınlar. Bu gerçeklikte benim kim olduğum, ne olduğuma dair bu kadınların kafasından bir şey geçmiyor.

Karşımda başörtülü bir hanımefendi var. Ben de beş vakit namazlı birisiyim. Amma velakin benim namazımın sana bir faydası var mı, yok mu? Yok. Ama benim namazımın, insan olmak adına, harama el uzatmamak adına, kul hakkına girmemek adına eğer o namazım beni sarmalıyorsa, namaz kılmak bana bunu sağlıyorsa, işte namazımın faydası var. Onun için ben Sayın Erdoğan’a Hz. Adem kıssasını hatırlatmak isterim. Biliyorsunuz, harama el uzatıldığında, Hz. Adem kıssasında edep yerleriniz açılır. Edep yerleriniz açıldığı andan itibaren utanma duygunuz, edep duygunuz, adap duygunuz kaybolur ve sizin için her şey mübah olur. Şimdi Türkiye’de görülüyor ki haramın dibine gidilmiş, harama el uzatılmış, kul hakkına el uzatılmış. Onun için şimdi kimimizi şucu, kimimizi bucu diye ilan ederek devam ediyorlar.

“BİZ, BU ÜLKEDEKİ BÜTÜN ATEŞLERİ SÖNDÜRECEĞİZ”

Kendisine son söz olarak Aşık Veysel’in şiirinden bir kıta okuyup bitireyim. ‘Yezid nedir? Ne Kızılbaş? Değil miyiz hep bir gardaş? Bizi yakar, bizim ataş. Söndürmektir tek çaresi.’ Biz, bu ülkedeki bütün ateşleri söndüreceğiz.”