İmamoğlu'nun tutuklandığı operasyonlarda halen bir suç bulunmadığını ifade eden Özel, seçimleri iptal edenlerin 'Çünkü çaldılar' açıklamasının ardından yenildiklerini hatırlattı. Geçmişte hatırlayın seçimleri iptal ederlerken hiçbir şey olmamışsa da mutlaka bir şey olmuştur diyenler efendim seçim mundar oldu diyenler neden tekrar ediyorsunuz diyene "Çünkü çaldılar" diyenler bakın görün şimdi çalamayacaklar Osmanlı tokadını yiyecek diyenler bu milletten 2 ay sonra demokrasi tokadını yediler, akıllanmadılar.

Cumhurbaşkanı'nın "Bir ay sonra birbirlerinin yüzüne bakamayacak halde olacaklar" açıklamasının üzerinden bir aydan fazla bir süre geçtiğini ancak böyle bir durumun olmadığını aktaran Özel, Erdoğan'ın İmamoğlu'na yönelik 'ahtapot' benzetmesine de yanıt verdi.

Tayyip Bey ispat et. Bir ahtapot gördüm. Kafasını burada gördüm. Kollarını Anadolu'da gördüm. Bir bacağını yurt dışında gördüm. Senden başka gören var mı yok?

İmamoğlu: Seni İçinden Çıkamayacağın Bir Girdaba Soktular!
İmamoğlu: Seni İçinden Çıkamayacağın Bir Girdaba Soktular!
İçeriği Görüntüle

Bahçeli'nin İmamoğlu'nun tutuklandığı soruşturmalar kapsamında yaptığı ilk açıklamayı hatırlatan Özel, İmamoğlu'nun tutuksuz yargılanması hakkında konuştu.

Eğer Devlet Bey geçmiş dönemde olduğu gibi suçlu varsa yargılanıp ceza alsın. Yoksa beraat etsin diyorsa o beraatın zamanı geldi. Bir ricada bulunsun. İddianame yazılsın. Tutuksuz yargılama yapılsın.

​​​​​​​İmralı Süreci kapsamında bir yandan Öcalan ile yapılan görüşmeler yapılıp diğer yandan CHP'ye yönelik sert tutumun olduğu bir hesaplaşmanın olamayacağını aktaran Özel, bunlara rağmen sürecin yürütülmesinin millet vicdanından döneceğini ifade etti.

Atatürk'ün kurduğu partinin genel başkanıyla onun partisiyle bu tip bir ilişki içine giremezsiniz. Bugüne kadar demokrasiyi borçlu olduğunuz partiyle çatışma yaşayıp 45 yıldır terör eylemleri yapan bir partinin kurucusuyla bu süreci götüremezsiniz. Götürürseniz milletin vicdanından döner.

Özel'in açıklamaları şu şekilde oldu:

Bugünkü ziyaretimizde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız Ekrem İmamoğlu değerli arkadaşımız Mehmet Ali Çalışkan'ın yanı sıra kadın tutuklu olan arkadaşlarımız Ceyda Akyak, Fatoş Pınar Türker, Elif Güven İpek Elif Atayman Güldem Işık ziyaret ettiğimiz arkadaşlarımızdı.

Esila'nın Tahliyesi: Teşekkür Ederiz Diyecek Halde Değiliz

Ayrıca Ayşe Barım'la da grup Başkanvekilimiz Ali Mahir Başarır görüştüler. Bugün tabii Bakırköy Kadın Cezaevi'nde geçen hafta ziyaret ettiğim Esila'nın hakim karşısına çıktıktan sonra Arda ve Mehmet'le birlikte 37 gün sonra serbest kaldığı haberini de biraz önce öğrenmiş durumdayız. Bu serbest bırakmadan dolayı ne Esila, ne ailesi, ne bizler, ne Türkiye'de kimse aman ne iyi yaptınız ne doğru yaptınız teşekkür ederiz diyecek halde değiliz.

"37 Günün Hesabını Kim Verecek?"

Çünkü bir gün bile yatmayacak iddia edilen suçtan ceza alsa da daha önce herhangi bir suçu olmamış. Cezaevinde bir gün bile yatmayacak gençleri 37 gün boyunca cezaevinde tutmak. Burada bir gün bile yatarı olmayan suçlardan genç arkadaşlarımızı bayramda ailelerinden ayırmış olmak yeterince ayıp zaten. Bu ayıptan 37 gün sonra dönüldüğü için ki o 37 günün hesabını kim verecek?

"Biz Terörsüz Türkiye'de Varız! Siz de Tutuksuz Yargılamada Var Olun!"

Götürürseniz milletin vicdanından döner. Biz ilk günden beri diyoruz. Bu süreci kanın durması, annelerin ağlamaması, meclisin muhatap olması sürücü sürecin şeffaf yürümesi şehit aileleri ve gazilerin de dışlanmayıp zor durumda bırakılmamaları şartıyla biz burada varız. Biz terörsüz Türkiye'de varız.

Siz de tutuksuz yargılamada var olun. Türkiye'de tansiyon düşsün borsa çıksın bu milyar dolarlık rezervler boşu boşuna yanmasın daha çok kimse bu işlerden zarar görmesin. Bizim diyeceğimiz söyleyeceğimiz bundan ibaretti.

"Tutuklama Çok İstisnai Bir Tedbirdir"

Bunu yapanlar diktatöryal rejimlerdir. Tutuklama çok istisnai bir tedbirdir. Hatta bazen tutuklanan kişiyi korumak içindir. Bir trafik kazasına karışır. Ölümlü kazadır. Duygular çok yüksektir. Tutuklanan kişinin kendi can güvenliği açısından bile tutuklama gerekli bir tedbirdir. Çok çok çok istisna bir durumda. Böyle ortada fol yok yumurta yok, iddia var, ispat yok, iftira var. Bunun delili yok.

Böyle durumlarda tutuklama yapmak tutuklanan kişilerle baş edememek onlara olan hırsını böyle çıkarmaktan başka bir şey değildir. Şu anda Çağlayan'daki hakim duygu budur. Silivri'deki hakim duygu ise haklılık, moral üstünlüğü, atılan iftiraların milletin gönlünde karşılık bulmaması, somut zeminde de ispatlanmaması ve bu ispatlanamayan durumun tam bir suçsuzluk halinin masumiyet halinin tescili ve bunun yarattığı memnuniyetten başka bir şey değildir.

"Seçimleri İptal Edenler Demokrasi Tokadı Yediler Akıllanmadılar"

Ankara'dan buraya siyasi bir operasyonla yollanmış başsavcı "Git bak elinle koymuş gibi bulacaksın" denen hiçbir şeyi bulamamaktadır. Çünkü yoktur. Geçmişte hatırlayın seçimleri iptal ederlerken hiçbir şey olmamışsa da mutlaka bir şey olmuştur diyenler efendim seçim mundar oldu diyenler neden tekrar ediyorsunuz diyene "Çünkü çaldılar" diyenler bakın görün şimdi çalamayacaklar Osmanlı tokadını yiyecek diyenler bu milletten 2 ay sonra demokrasi tokadını yediler, akıllanmadılar.

"Biraz Önce Ekrem Başkan'ın Yüzüne Baktım"

Bugün de karşı karşıya bulunduğumuz durum Recep Tayyip Erdoğan'ın "Bir ay sonra birbirlerinin yüzüne bakamayacak halde olacaklar" diyorlardı. Ailelerinin yüzüne bakamayacak halde olacaklar diyordu. Ben biraz önce Ekrem Başkan'ın yüzüne baktım. Aile görüşünde ailelerinin yüzüne bakıyorlar. Biz ailelerimizin yüzüne bakıyoruz.

"Para Var Dediler Jammer Çıktı, Jammer'ı da Kendi Adamları Aldı"

Masumiyet ve haklılık dışında hiçbir şey göremiyoruz. Tayyip Bey'in bir aya kadar her şey ortaya çıkacak dedi. Dün 55. gün diyor ki "Ne gördün? Bir ispat gördün mü?" Yok. Kanıt yok. Delil yok. Masak raporu yok. Orayı basıyor, buraya bakıyor. Rüşvet var dedi. Para yok. İçinde dedi çantadan jammer çıktı. Jammer kullanmanın suçu yok. Niye jammer aldınız dedi. AK Parti dönemindeki iktidarlarda AK Partili belediye başkanlarının aldığı çıktı. Hatta onların jammerlı araçlarının olduğu çıktı. Rüşvet, para dediği yerden jammer çıktı. Jammer almış bunlar suçlu dedi.

"Tayyip Bey Senden Başka Gören Var Mı?"

Jammer'ı da kendi adamları aldı, çıktı. Ne söyledilerse boş çıkıyor, yalan çıkıyor. Şimdi ne gördün? Tayyip Bey ispat et. Bir ahtapot gördüm. Kafasını burada gördüm. Kollarını Anadolu'da gördüm. Bir bacağını yurt dışında gördüm. Senden başka gören var mı yok?

"Böyle Hukuk Devleti Olmaz"

Bugün ziyaret ettiğim kadın tutukluların da ifade ettiği üzere ilk başta Ladin, Çınar bunların attığı iftiralar bir tanesinin karşılığı dediği yerde çıkmadı. Bu bunu aldı, almamış. Bu bunu verdi, vermemiş. Verdiği nerde? Yok. Aldığı nerde? Yok. Şimdi bu şartlar altında tutup tutup efendim doktora gidiyoruz diye götürüp savcıya götürülüyor. Ya bir hükümlüye, bu tutukluya bu yapılır mı? Gel doktor kontrolüne gideceğiz diyor.

"Erdoğan Kandırıldık Diyeceğine Yol Yakınken Yanlışlardan Dönsün"

E bu kadar tuttuk ne diyeceğiz? Bizimkilerin çıkması lazım, e savcı bırakmıyor. Nasıl olacak bu? Yaz iddianameyi yazamıyorum kanıtım yok. Bırak gidelim. E millete ne diyeceğim? Tayyip Bey büyük konuştu. Vallahi Tayyip Bey eğer uygun görüyorsa en güvendiği üç hukukçuyu o görevlendirsin. En güvendiğimiz üç hukukçuyu biz görevlendirelim. Bu iddialarla ilgili yani çok da iyimser bir şey olacak yani Tayyip Bey'i yine kandırıyorlarsa yani Zekeriya Öz'ün kandırdığı gibi Akın Gürlek Tayyip Bey'i kandırıyorsa 5 sene sonra, 3 sene sonra milletim affetsin kandırıldım diyeceğine bugünden yol yakınken oturulsun bakılsın bu yanlışlardan dönülsün. Artık bu noktaya geldik yani.

"Anlata Anlata Dilimizde Tüy Bitti"

Biz haklılığımızı anlata anlata dilimizde tüy bitti. Onlar iddialarını ispatlayacak bir şey bulamadılar. Şimdi efendim benim dediğim gibi ifade ver. Etkin pişmanlıktan yararlan. Tut ki yararlandı. Tut yarın dedi ki "Duydum. Onu söyledim." Ya ispat lazım kardeşim ispat lazım. Şimdi bana anlatıyor arkadaşlar. Savcının istediği ifade. Bir suç örgütü var. Her şeyin kime verileceği belli. Bize de onları söylediler. Kadın diyor söylemedi. Benim bu işlerle alakam yok. Ben ne iş yapılacağına karar veririm. Ya yok yok sen de ki Ekrem Bey'den bize baskı geldi. Gelmedi. Nereden ispatlayacağım baskı geldiğini? Gelmedi. Telefon telefon gelmedi. Talimat talimat gelmedi.

"Sistem Tıkandı! Onlar İspat Edemiyorlar"

Öyle bir noktada ki sistem tıkandı. Onlar ispat edemiyorlar. Bizim de anlatacak bir suçumuz yok ki söylesin arkadaşlar itiraf etsinler. Bakın bir suç varsa ve itiraf edilirse delildir. Bir suç yoksa ve yalanla savcı hatırı için söylenirse iftiradır. İtiraf da iftira arasında kelime farkı yok. Diziliş farkı var. İtiraf bulamadığı yerde iftira isteyen savcının istediği iftirayı tut ki buradan iki kişi attı. Güya kendini kurtardı. Kurtaramıyor da. Niye kurtaramıyor? Çünkü etkin pişmanlık meselesi indirim konusu sadece.

Savcının dediği gibi basıp da gidemiyoruz. O iftirayı atanın yarın öbür gün iftira attığı ortaya çıkarsa daha ağır cezası var. Niye insanları zorla suça itiyorsunuz? Bak bir suç buluyorsan ortaya koy. Bulamıyorsan suça itme. İftiracılık suçtur. İftira attırdığın kişiler yarın suçsuzluğunu ispatlar bu sefer iftira atanın başı derde girer. Hele hele iftira attıran bir önceki dönemin iftira attıran savcılarının yarısı burada hapis yatıyor.

"Kimse Kimseyi Suça İtemeye Çalışmasın!"

Yarısı Pensilvanya'da keyif çatıyor arkadaşlar. Ama iftira atanların hepsi hapiste yatıyor. O yüzden kimse kimseyi suça iş suça itmeye çalışmasın. Vallahi bu işin faili birileri aracısı Akın Gürlek mağduru Tayyip Erdoğan'sa kandırılıyorsa Tayyip Bey yollasın üç hukukçu yollayalım üç hukukçu anlatalım. Yok. Bu işin faili Erdoğan bu işin faili Erdoğan, tasarlayanı Erdoğan, görevlendirdiği Akın Gürlek'se Akın Bey dönsün gitsin Erdoğan'a desin ki "Dediğiniz gibi olmadı. Beklediğiniz gibi çıkmadı. Bir şey bulamadık. Ahtapotla, mahtapotla bir şey anlatamayız.

"Bahçeli, Suçu Yoksa Beraat Etsin Demişti: O Beraatin Zamanı Geldi!"

Hukuk ahtapot tarifinden ilgilenmez. Hukuk somut delillerle ilgilenir. Biz istiyoruz diye bir su örgütü icat edemedik desinler bu iş bitsin." Eğer Devlet Bey geçmiş dönemde olduğu gibi suçlu varsa yargılanıp ceza alsın. Yoksa beraat etsin diyorsa o beraatın zamanı geldi. Bir ricada bulunsun. İddianame yazılsın. Tutuksuz yargılama yapılsın. Hatta TRT gelsin canlı versin. İftiralar da görülsün. Kapı gibi cevapları da görülsün. Biz haklı çıkmaktan, haklılığımızı anlatmaktan yorulduk. Birisi de çıksın. Hadi bakalım çıksın Tayyip Bey'in dediği gibi oldu. Akın Bey'in dediği gibi olsun desin. Yok işte yani. Olmayanı ne yapacağız?

"Bir Taraftan Öcalan İle Müzakere Bir Yandan Atatürk'ün Kurduğu Parti İle Hesaplaşma Olmaz!"

Zorla olmayanı çıkarıp gönlünüzü yapmayacağımıza göre siz hatanızı kabul edeceksiniz arkadaşlarımız çıkacak. Terörsüz Türkiye tutuksuz yargılanma, toplumsal uzlaşı bunların hepsi birden bir zeminde olabilir. Bir taraftan terörsüz Türkiye derken Abdullah Öcalan'ın kurduğu parti PKK partisiyle bir müzakere, bir uzlaşı kurucuların birbirine teşekkürü giderken Mustafa Kemal Atatürk'ün kurduğu partinin namuslu belediye başkanlarıyla böyle hesaplaşma olmaz.

Atatürk'ün kurduğu partinin genel başkanıyla onun partisiyle bu tip bir ilişki içine giremezsiniz. Bugüne kadar demokrasiyi borçlu olduğunuz partiyle çatışma yaşayıp 45 yıldır terör eylemleri yapan bir partinin kurucusuyla bu süreci götüremezsiniz.