İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Sivas’ta yurttaşlara seslenirken “Değerli kadınlar; size ihtiyacım var. Sebebi şu; bu ülkede hiçbir erkeğe yapılmayan ne kadar iğrençlikler varsa bana yapıldı. Anladım ki size de yapılıyor. Dolayısıyla el ele vereceğiz ve bu harami düzenle birlikte bu çirkinliği, bizi fakirliğe mahkum eden bu ayrımcılığı; tacize, tecavüze, dayağa karşı bizi suçlayan bu zihniyeti yerle bir edeceğiz. Eğer bu harami düzeni, kadınlara karşı yapılan bu iğrençlikleri bitirmezsem Allah benim canımı alsın. Bu derece samimiyim, kararlıyım” dedi. Akşener, “İş buluncaya kadar 18-26 yaş arası gençlerimize ve aynı zamanda ev kadınlarımıza 2 bin 500 lira, sorgusuz sualsiz, şartsız maaş bağlayacağız” diye konuştu.

Meral Akşener, bugün Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş ile birlikte Sivas’ta miting düzenledi. Akşener, mitingde şunları söyledi:

“EĞER BEN PKK’LIYSAM TUTUKLAYIN ULAN BENİ”

“Şimdi bir seçime gidiyoruz. Sanki seçim değil, bir savaşa gidiyoruz. Bu savaş ikliminde tehditler havada uçuşuyor, hakaretler havada uçuyor, iftiralar havada uçuyor. Ama bu arkadaşların konuşmadığı bir şey var. Muhsin Başkan’ın katilleri kimdir, konuşulmuyor, Sinan Ateş’in katilleri kimdir, konuşulmuyor. Gencecik çocukların işsizliği konuşulmuyor. 82 puan alıp atanamayan, mülakatta elenen kızımız, oğlumuz konuşulmuyor. Ama ne konuşuluyor? Meral Akşener Sivas’ta ‘PKK’lı’, ama Diyarbakır’da ‘faili meçhulcü’. Arkadaş, karar verin, ben kimim? Bu ülkenin İçişleri Bakanlığı görevini yürütmüş birisiyim. Türkiye’nin, sınır ötesi en derin harekatının altında imzası bulunan İçişleri Bakanı’yım. PKK’nın, DHKP-C’nin listelerinde olduğum için devletin talimatı ile şerefli Türk polisleri tarafından korunan bir insanım. Yahu arkadaş, eğer ben PKK’lıysam tutuklayın ulan beni. Niye şerefli Türk polislerine beni korutuyorsunuz? Bu nedir biliyor musunuz? Ciddiyetsizlik demektir. Bu, devlet ciddiyetini yere düşürmek demektir. Ben Megri Megri şarkısını söylemedim. Teröristlerin kafasından konfeti kaçırmadım, onları üflemedim. Habur rezaletini yapmadım. O Habur rezaletinin içinde, teröristler rahatsız olmasın diye Atatürk’ün resmi ve Türk bayrağını çıkartan ben değilim, sizsiniz. Açılım sürecini yapan ben değilim, sizsiniz. Gelinen noktada Sayın Erdoğan; sağ elinde Hizbullah var senin bu seçime giderken. Sağ elinde Gaffar Okkan’ın katilleri, sol elinde PKK var. Abdullah Öcalan ile akraba olmuşsun. Abdullah Öcalan’ın kardeşine ‘Bizim Mehmet’ diyorsun. Valilere talimat verdin, Oslo’ya gittin ve Habur rezaletini yaptın. 31 Mart seçimlerine giderken döndün dedin ki Öcalan’ın mektubunu okutun, okutuldu. Sizin, benin helal vergilerimiz ile ödediğimiz paralarla idame ettiren TRT’ye Öcalan’ın kardeşini çıkarttın. Sen Cumhurbaşkanı’sın, döndün dedin ki ‘Vallahi bilmiyordum kırmızı bülten ile arandığını’. Ama daha başka şeyler de yaptın. Türk ordusunu yerle bir ettin, FETÖ’ye teslim ettin. Ergenekon’muş, Balyoz’muş, onların savcısı oldun. Milli ordunun içini boşalttın. Bütün bunlara baktığımız zaman Sayın Erdoğan, en son konuşacak şahıs sensin bu konuda.

“BEN, ŞU ANDA SİVAS’TA BULUNAN BÜTÜN PSİKİYATRLARI, BU ARKADAŞLARI MUAYENE ETMEK İÇİN DAVET EDİYORUM. YAZIKTIR BU ÜLKEYE”

Daha da vahim bir hal var, kafayı yedi bunlar. Ya çok üzülüyorum hallerine, gerçekten çok üzülüyorum. Adamın teki çıktı, asayişten sorumlu olması lazım, adamın ağzından devamlı şu çıkıyor; LGBT olacak biz eğer iktidarı kazanırsak, erkek erkeğe evliliği serbest bırakacakmışız. Onca şey içinde akla gelen bu. Daha vahim bir şey var. Onunla da yetinmedi. Meğerse erkekler hayvanlarla da evlenecekmiş, onu serbest bırakacakmışız. Böyle fantezi olur mu oğlum? Ben, şu anda Sivas’ta bulunan bütün psikiyatrları, bu arkadaşları muayene etmek için davet ediyorum. Yazıktır bu ülkeye. Bir başka kişi de çıktı dedi ki biz kazanırsak FETÖ kazanacakmış. 8 sene Meclis yönettim, arkadaşın o Meclis’teki FETÖ sever, cıvık, insanın içini kaldıran konuşmalarını bir bilseniz, eyvah. Hadi oradan be cıvık adamlar. Ama birisi var, hayretler içindeyim. Şimdi, başbakanlık yapmış bir şahıs, İstiklal Marşı’nı okuyamadı yazıdan. Yani bu abi çıktı; biz işgalciymişiz, onlar istiklal mücadelesi veriyormuş. Bakın, milli irade ona oy verir, buna oy verir. Siyasetçinin yapacağı iş, ‘baş üstüne’ demektir. Siz oylarınızı kime veriyorsanız geçerli olan odur. Seçmenin tercihlerini biz sorgulayamayız. Siyasetçi, seçmenin karşısında hazır ol da durmak mecburiyetindedir.

“İŞSİZ GENÇLER İÇİN NE YAPACAKSINIZ”

Şimdi, konuşulması gereken, demin anlattığım manyakça konuşmalar değildir. Konuşulması gereken şudur; gençler için ne yapacaksınız, kadınlar için ne yapacaksınız, adalet ne yapacaksınız; hukuk için, tarım için ne yapacaksınız, işsiz gençler için ne yapacaksınız? Konuşulması gereken budur. Projelerinizi anlatırsınız, hizmet vizyonunu anlatırsınız, seçmeniniz karar verir, ona da uyarsınız.

“AĞZINIZI AÇSANIZ, DAYILAR GELİP TELEFON İSTİYOR”

Ben, 1980 öncesi talebesiyim. Böyle bir eziyet görmedim ben o zaman, haşarı talebeler olmamıza rağmen. Bu nasıl bir şeydir? Ağzınızı açsanız, dayılar gelip telefon istiyor. Ali’nin cebinde para yok ama dayı gelecek diyecek ki ‘Ben Almanya’dan geldim, harika bir hayatım var. Göster telefonunu’. Senin hayatın harika, benimki kötü. Halbuki bu çocuklar uzaktan eğitim gördüler. İnternet lazımdı, bilgisayar lazımdı, tablet lazımdı. Var mıydı? Hava gazı. Bir devlet, öncelikle açını doyurmak, dışarıda kalanını bir evin içinde muhafaza etmek zorundadır. Bir şey daha diyeceğim. Onlar hırsız.

“EĞER BU HARAMİ DÜZENİ, KADINLARA KARŞI YAPILAN BU İĞRENÇLİKLERİ BİTİRMEZSEM ALLAH BENİM CANIMI ALSIN”

13. Cumhurbaşkanı, Sayın Kılıçdaroğlu olacak; bir oy Kemal’e. Sonra İYİ Parti, birinci olacak; bir oy Meral’e. Helal oylarınız ile ben başbakan olacağım, hemen şimdi olacağım. Ama sizin iradeniz olmadan olmaz. Pazarlıkla olmam. Çünkü bu helal iradeye, millet iradesine ihtiyacım var. Bir şeye daha ihtiyacım var. Değerli kadınlar, size de ihtiyacım var. Sebebi şu; bu ülkede hiçbir erkeğe yapılmayan ne kadar iğrençlikler varsa bana yapıldı. Anladım ki size de yapılıyor. Dolayısıyla el ele vereceğiz ve bu harami düzenle birlikte bu çirkinliği, bizi fakirliğe mahkum eden bu ayrımcılığı; tacize, tecavüze, dayağa karşı bizi suçlayan bu zihniyeti yerle bir edeceğiz. Ben, bunun için kadınlardan destek istiyorum. Eğer bu harami düzeni, kadınlara karşı yapılan bu iğrençlikleri bitirmezsem Allah benim canımı alsın. Bu derece samimiyim, kararlıyım.

“İŞ BULUNCAYA KADAR 18-26 YAŞ ARASI GENÇLERİMİZE VE AYNI ZAMANDA EV KADINLARIMIZA 2 BİN 500 LİRA, SORGUSUZ SUALSİZ, ŞARTSIZ MAAŞ BAĞLAYACAĞIZ”

Ev kadınlarımız var, gençlerimiz var. İş buluncaya kadar 18-26 yaş arası gençlerimize ve aynı zamanda ev kadınlarımıza 2 bin 500 lira, sorgusuz sualsiz, şartsız maaş bağlayacağız. Hemen, derhal 100 bin öğretmen tayin edeceğiz. Sonra arkasından 150 bin öğretmen daha gelecek ve 250 bin öğretmeni derhal tayin edeceğiz. Bütün köylerdeki okulu yenide açacağız. Bir köye bir öğretmen, bir veteriner, bir ziraat mühendisini tayin edeceğiz. Köylerde 50 yaşlarındaki kişilerin dışında kimse yok. Gençlere diyeceğiz ki ‘Git, babanın toprağında iş yap, üretim yap’. Buna karar verip köye yerleşen her bir gencin 5 yıl boyunca SSK veya BAĞ-KUR primlerini biz ödeyeceğiz. Çiftçilerin borçlarını yeniden yapılandıracağız. Benzer düzenlemeyi esnaf için de yapacağız.

Bu şehir, bu Cumhuriyet’i kuran şehir. Siz kurdunuz, buranın iradesi kurdu. Dolayısıyla bu harami düzeni, bu hırsız düzenini, bu çalma düzenini, bu hak yeme, haram yeme düzenini, kul hakkı yiyen düzeni 14 Mayıs’ta değiştirecek miyiz? Sayın Kılıçdaroğlu’nu Cumhurbaşkanı yapacak mıyız? İYİ Parti’yi birinci parti yapacak mıyız? Allah razı olsun.”