AK Parti Eskişehir Milletvekili Prof.Dr. Nabi Avcı, Eskişehir'deki 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü töreni öncesinde Kanal 26'da konuk olduğu programda, 15 Temmuz darbe girişimi gecesi ve sonrasında yaşananlarla ilgili önemli açıklamalarda bulundu. 

"Darbe değil, Türkiye'yi işgal girişimiydi"
Nabi Avcı, "Öncelikle şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyorum, tüm gazilerimize sağlık ve afiyet diliyorum. Halen tedavileri devam eden gazilerimiz var. Onlara da acil şifalar diliyorum. Şehitlerimizin yakınlarına ve tüm milletimize sabırlar diliyorum. Doğrusu buna bir darbe demek bana çok doğru gelmiyor. Bir darbe girişimi... Çünkü Türkiye darbe konusunda maalesef tecrübeli bir ülke. 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat gibi... Klasik darbe kavramları içinde değerlendirebileceğimiz olaylar maalesef tarihimizde var. Ama bu, o tanımlara uyan bir darbe girişiminden çok, bir işgal girişimi. Türkiye'deki tüm darbelerin, arka planında şüphesiz dış güçlerin etkileri, en azından cesaretlendirmeleri vardır. Dış etken darbelerde önemli rol oynar. Darbecilerin ilk yaptıkları işlerden biri, görürsünüz, ABD'den gidip icazet almaktır. 27 Mayıs darbesinin meşhur radyo anonsundaki gibi, NATO'ya bağlıyız gibi ifadeler vardır. Geçmişteki darbelerde de her zaman dış parmak vardır ama, bunun kadar dış parmaktan ibaret bir darbe girişimi de olmamıştır Türkiye'de... FETÖ darbe girişimi, içimizdeki bir örgütü kullanarak Türkiye'yi kendi yörüngelerine çekme girişimidir. Ve bu örgütün gerek yapılanma biçimine, gerek pratiklerine baktığınızda, kadro devşirme biçimlerine baktığınızda da, bunların aynı zamanda bir istihbarat örgütü gibi çalıştıklarını, yönetildiklerini görürsünüz. Bu örgüt, ABD istihbaratının bir kanadından ciddi manada lojistik alan bir örgüttür. Bu aynı zamanda bir beşinci kol faaliyetidir. Niteliği itibari ile de klasik darbelerden ayrılır" dedi. 

"Doğrudan dış bağlantılı siviller ordu içindeki hücreleri idare ediyordu"

Nabi Avcı, "Bir başka özelliği de doğrudan dış bağlantılı bazı sivillerin, ordu içinde yuvalanmış hücreleri sevk ve idare etmeleri söz konusu. Bu durum geleneksel darbelerde yoktur. Geleneksel darbeler askerler eliyle yapılmıştır. Bunda ise askerler ikinci plandadır. Asıl sivil ajanlar askerleri yönlendirmeye, idare etmeye yeltenmişlerdir. Bunu da yüzlerine, gözlerine bulaştırmışlardır çok şükür. Dolayısıyla bu darbe girişiminin öncesi de, sonrası da bizim klasik darbe repertuvarımızın dışındadır"diye konuştu. 

"Gençlere hamasete kaçmadan anlatmalı, hatırlatmalıyız"
"Bunları özellikle tekrar etme ihtiyacı duyuyorum" diyen Nabi Avcı ekledi: "Özellikle de gençler açısından... Aktüel hafıza genşlerde çok hızlandı. Bizden önceki kuşaklara sorduğunuzda 20 - 30 yıl öncesini çok iyi hatırlarlar. Şimdi ise hayat çok hızlandı. Hafıza sürekli dolup boşalıyor. Sürekli yenileniyor. Hafıza-ı beşer nislan ile malüldür... Yani, insan hafızası unutur, sözünün tam da yerini bulduğu bir zamandayız. Gençelr evvelsi seneyi bile unutmuşlardır. 4 yıl öncesini unutabilirler. Hayatlarına sürekli yeni şeyler girip çıktığı için, kendi ifadeleri ile 'reset' ediyorlar... Dolayısıyla, onlara bunları hatırlatmamız lazım. Hamasete kaçmadan... Tarihi günlerle ilgili bir retorik oluşur, klasik sözler söylenir, bir süre sonra bu yalama yapar. Fazla retoriğe kaçmadan, olgular üzerinden konuşmak gerekir. Olguları gençlere hatırlatmalıyız... Neydi, nasıl hazırlandı, o gece neler oldu, tane tane anlatmak lazım. Bunu yaparken de fazla hamasete kaçmamak lazım."

"Yardımseverlik ve eğitime düşkünlüğümüzden faydalanarak"
Nabi Avcı, "Bu örgütün 3-5 senenin ürünü olmadığını bilmemiz lazım. 60'lı yıllardan başlayarak devşirilmiş, başta Fetullah Gülen olmak üzere, devşirilmiş ajanlar vasıtasıyla içimizde bir örgüt oluşturuldu. 40 yıllık bir hikayeden bahsediyoruz... Yine dışarıdan beslenen, yönlendirilen bir çalışma yöntemiyle, toplumun hassas noktaları üzerinden bu örgütlenme gerçekleştirildi. Nedir bunlar? Birincisi, Türkler yardım yapmayı severler... Türkler eğtiime düşkündürler. 'Ceketimi satarım seni okuturum' klasik baba lafıdır... Bunun anlaşılabilir sebepleri vardır. Çünkü eğitim, sosyal merdivende üst basamaklara çıkmak için en uygun araçlardan biridir. Bizde aristokrasi yok, babanız lord olduğu için siz de lord olmuyorsunuz. Sizin belli bir yere gelmeniz için anne babanızın durumu para etmiyor. Eğitimle yukarı doğru tırmanıyorsunuz. Türk milleti eğitime ayrıca önem verir. Yardımseverlik ve eğitime önem vermek... Bu ikisi size ne söylüyor. Bunlar üzerinden kurulan okullar, dershaneler, ışık evleri, ders çalıştıran ağbiler, cennete yer vaadi ile toplanan paralar, bu paralarla yürütülen bir takım yer altı faaliyetleri... Suyun yüzünde kalan kısmında eğitimi, okulları görüyoruz. Hepimiz bundan iftihar ediyoruz. Yurtdışında açılan okulları görüyor, Türk bayrağını dalgalandırıyor bunlar diyoruz... Yabancılara Türkçe öğretiyorlar diyoruz. Türkçe olimpiyatları, Türkçe şarkı söyleyen Taylandlı çocukları görüp duygulanıyoruz filan... Bu çok hesaplı ve planlı yürütülen bir faaliyet" diye konuştu. 

"Çok şükür ayaklarına dolaştırdılar"
Nabi Avcı ekledi: "Sonuç olarak, askeriyede, emniyette, sağlıkta, yargıda, eğitimde, hayatın belli başlı tüm alanlarında paralel bir yapı oluşturuluyor. Asker var, bir de bunların askerleri var... Müdür var, bir de bunların müdürleri var... Hem devlet içinde, hem de kurumsal hayat içinde. Örgüt yöneticisi anlamında, 'örgüt imamları' var. Kod adları var. Hangi samimi dini grup kod ad kullanır. Kod ad kullanmak bir istihbarat yapısıdır. Gerçi bu kod ad yapısı 15 Temmuz'da kendi ellerinde de patladı. Çünkü sokağa çıktıkları zaman, şundan emin olamadılar. Oradan gelen birlik bizim adamlarımız mı, yoksa hükümetin adamları mı... Çok hücrelere bölündükleri zaman bilemediler. Çok şükür bu da ayaklarına dolaştı."

"40-50 yıllık birikimlerini can havliyle sahaya sürdüler"
Nabi Avcı, "Daha önce muhtelif yöntemler denediler... Ama 30 Ağustos 2016 şurasında askeriyedeki yapılanmalarının büyük kısmının tasfiye edileceğini bunlar öğrendiler. Çünkü Genelkurmay'da bu doğrultuda çalışma vardı. O şurada bunların büyük bir kısmının defteri dürülecekti. Benim tahminim bunlar, çok içeriden bilen biri gibi konuşmayayım... Bir de o günlerde yine askeriye ile ilgili çok önemli kararlar alınıyordu Bakanlar Kurulu'nda. Onlardan hiç ses çıkmıyordu. Çok rahatsız olmaları gereken veya önlemek için hamleler yapmaları gereken kararlara bile seslerini çıkarmıyorlardı. Bunlar hesabı yapmışlar o zaman. 40-50 yıllık birikimlerinin hepsini can havliyle sahaya sürdüler" dedi. 

"Mesai arkadaşlarım aslanlar gibi yanımızda durdu"
Nabi Avcı, "Biz bunları dershaneleri kapatırken de yaşadık. O zaman da bunların nasıl bir sinsi çalışma yöntemine alıştıklarını, dershanelerin kapatılma sürecinde çok net gördüm. Bu vesileyle, o dönemde, zorlu mücadelede, dershanelerin kapatılmasında aslanlar gibi yanımızda duran mesai arkadaşlarıma, Bakan Yardımcımız Orhan Erdem beye, Müsteşarımız Yusuf Tekin beyi, özel kalemdeki arkadaşlarımı, Fatih Dut'u, genel müdürlerimizi, Personel Genel Müdürümüz Hamza beyi - şimdi Aksaray Valisi oldu, tebrik ediyorum bu vesileyle - , tüm milli eğitim merkez teşkilatımıza çok teşekkür ediyorum. Onların gösterişsiz çalışmaları sayesinde, tereyağından kıl çeker gibi başarıyla tamamlandı" dedi. 

"15 Temmuz'dan önce mücadele için gerekli güç yoktu"
Nabi Avcı, "15 Temmuz öncesinde de bu mücadele vardı. 15 Temmuz sonrasında bu mücadeleye başlanmadı. Ama 15 Temmuz'dan önce devletin veya siyasetin elinde bunlarla mücadele için gerekli enstrümanlar yoktu, mevzuat o kadar güçlü değildi. 15 Temmuz'dan sonra olağanüstü hal koşullarında, bürokrasi, siyaset ve yargının eline mücadele için çok daha etkili bir mevzuat alt yapısı geçti. İnsanlar unutuyorlar. O zamanda sınavlar vardı. Ama örgüt hem soru çalıyor, hem de iktidarı itibarsızlaştırmak için bazı soruları iptal ettiriyordu. Sınavın tekrarını yaptırmaya çalışıyordu. Mesela birini hiç unutmuyorum. Sınav haziranda olmuş. Temmuzda birileri itiraz etmiş, mahkemeye gitmişler. Mahkeme karar vermemiş. Temmuz, ağustos geçmiş, çocuklar kazandıkları okullara yerleşmişler. Dersler başlamış, ekim, kasım, aralık geçmiş... Karne almaya bir hafta kala mahkeme "bu imtihanda şu soru yanlış iptal ediyorum" diyor. Ama biz dinlemedik o zaman. Hukukta geriye işletilemez kararlar vardır, uygulanması mümkün olmayan... Bir de o dönemde haber geliyordu mesela... 'Milli Eğitim ile ilgili şu bölge mahkemesine müracaat edilmiş'... Ben de soruyordum, 'Hangi mahkeme?'... Mahkemeyi söylediklerinde, 'Oradan gelecek kararı biz biliyoruz'... Orası FETÖ'nün kontrolünde. O günkü mevzuat itibariyle bir şey yapamıyorsun. Yüksek Hakimler Kurulu ellerinde... Yargıtay ve Danıştay'da yuvalanmış vaziyetteler" dedi. 

Nabi Avcı, "Bir örnek daha vereyim. Mekke'de Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı okul var. Okulun müdürü FETÖ'cü, tespit etmişiz. Görevden alıyoruz. Görevden aldıktan 6 gün sonra mahkemeden yürütmeyi durdurma kararı, göreve iade kararı çıkıyor. Sen ne zaman Mekke'den kalktın geldin, avukatla konuştun, dava açtın..." dedi. 

Nabi Avcı "Mavi Marmara" ve FETÖ elebaşının sözlerini hatırlattı... 

Türkiye'nin fay hatları üzerinde oynamak için bir zemin oluşturma girişimiydi bu. Yani, bunun öncesinde de, Gezi'de de bunların parmak izlerini görüyorsunuz. Gezi, çok farklı fraksiyonların, yapıların işin içinde olduğu bir girişimdi. Ama bunlar da başından beri bu işin içindeydiler. Özellikle ABD'nin, Almanya'nın ve İsrail'in bölgedeki hesaplarına, hedeflerine, hizmet etmeye amade olduklarını deklare ede ede geldiler bugünlere. Hatırlayın mesela, Fetullah Gülen'in Mavi Marmara olayındaki açıklaması... Daha önceki muhtelif İsrail ve İran ile yaşanan olaylarda, Ortadoğu'daki olaylarda takındıkları tavırlarda hep biz size amadeyiz mesajlarını görürsünüz. Şimdi gençler 'Neydi Mavi Marmara' diyebilir... Neydi? Gazze'ye yardım için bir gemi konvoyu planlanmıştı. İHH'nın öncülüğünde... Ve çok farklı ülkelerden sivil gönüllüler var. Norveçlisi de var, Alman'ı da, Mısırlısı da, Türk'ü de... Gazze'ye yardım götürüyorlar. İsrail savaş gemileri ve helikopterleri ile uluslararası sularda vurdu. Helikopterlerle asker indirdiler ve şehitlerimiz oldu. O zaman tüm Türkiye ayağa kalktı. Fetullah Gülen de bir açıklama yaptı. Dedi ki, 'Onlar da oradaki otorite olan İsrail'den izin almadan oraya gitmeyeceklerdi'... Bunun gibi başka açıklamaları da var" dedi. 
Avcı, "Mesela 28 Şubat'ta Çevik Bir'e 'Okullarımı isterseniz hemen size devredebilirim' diye mektup yazan adam, 'Biz dershaneleri okula dönüştürün' dediğimizde ayağa kalktılar. Hem içerideki güç odaklarına, hem de dışarıdaki güç odaklarına, 'Biz sizinle çalışırız, bizi istihdam edin' mesajlarını bunlar sürekli olarak verdiler. Hala da yapıyorlar, özellikle de ABD'de... ABD'ye kaçmış olan örgüt yöneticilerinin de yapmış olduğu budur" dedi. 

Nabi Avcı: Eğer başarılı olsalardı iç savaş çıkaracaklardı... 

Nabi Avcı, "O geceki hallerine baktığınızda ne kadar kana susamış olduklarını görüyorsunuz. Sivil, masum dinlemeden ortalığı kan gölüne çevirdiler. Meclis bombalandı, sokaklar bombalandı, sivil vatandaşlar üzerine makinelilerle ateş edildi... Dolayısıyla bunlar ellerine fırsat geçtiği takdirde, kendilerinden olmayan, kendilerinden farklı olan hiçbir gruba, zümreyei kuruma acımazlardı. Çok kan dökülürdü. Zaten zannediyorum bu girişimin b, c planları içinde bir iç savaş çıkarma seçeneği de vardı. Eğer o gece millet 7'den 70'e ve siyasi parti farkı gözetmeksizin her kesimden, sağcısı-solcusu, kadını-erkeği tüm bir millet ayağa kalkmış olmasaydı, o geceki direniş sadece belli bir kesimin direnişinden ibaret kalsaydı, ertesi gün iç savaş senaryosunu devreye sokacaklardı" dedi. 

"O gece TBMM'de sadece AK Partili milletvekilleri olsaydı o etki olmazdı"

Nabi Avcı, "O gece mesela TBMM'nin, o dönemki Meclis Başkanı İsmail Kahraman'ın başkanlığında açılması, ve tüm partilerin, AK Parti, CHP, MHP, HDP'nin hepsinin imkan bulan milletvekillerinin o gece Meclis'e gelmiş olmaları darbeciler için hiç düşünmedikleri bir şok etkisi yaptı. O gece sadece AK Partili milletvekilleri Meclis'te olsaydı, o etkiyi uyandırmazdı. O gece Meclis'te grubu bulunan tüm partilerin birlikte orada olmaları çok anlamlı ve değerli bir mesaj verdi" dedi. 

NABİ AVCI'NIN PROGRAMDAKİ DİĞER AÇIKLAMALARI İÇİN ALTTAKİ GÖRSELE TIKLAYIN.... 

Nabi Avcı: CHP'li bir Eskişehir Milletvekili şehit annesine demiş ki...