Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında şunları kaydetti;

"Buraya gelene kadar yolun sağı solu gümbür gümbür. Dedim resmi rakamı bir alın bakalım. Resmi rakamı aldım şu anda burada 45 bin kişi var. İki gündür İstanbul'un ilçelerinde hemşehrilerimizle ayrı ayrı her biri destan olan buluşmalar yaptık. Burada doğdum, burada büyüdüm. Dün İstanbul'daki maratonumuza cuma namazında Barbaros Hayreddin Paşa Camii'nin açılışıyla başladık. Bugünkü programlarımızıda inşallah buradan gideceğimiz Ayasofya Camii'nde eda edeceğimiz akşam namazıyla bitireceğiz. Son mitingimiz için Beyoğlu'nu seçmemiş öyle rastgele bir tercih değil. Biliyorsunuz biz ezelden Kasımpaşalıyız. Çocukluğum buralarda geçti. Gençliğimiz buralarda geçti. Okmeydanı'nda 13-14 yaşında futbol oynadığımız dönemler. Siyasetteki ilk seçimi Beyoğlu'nda yaşadım. İstanbul'a büyükşehir belediye başkanı olduğumda yine Beyoğlu ile birlikte yol yürüdüm. Okuduğumuz şiir sebebiyle siyasi yasaklı hale gelip cezaevine girmemiz de aslında tam da Beyoğlu'na yakışan bir duruştu. Bugün de ülkemizin tarihi bir seçimi öncesi yine Beyoğlu'nun huzurundayız.

Nazım Hikmet'in Beyoğlu'nu anlatan güzel bir şiiri vardır. Bu şiirin bir yerinde Nazım Hikmet şöyle diyor; Burada bütün gözleri bir siyah el bağlıyor. Yalnız senin göğsünde büyük ruhun ağlıyor. Kendi elemim gibi anlıyorum ben bunu. Anlıyorum bu yerde azap çeken ruhunu. Evet yıllarca Beyoğlu'na da İstanbul'a da, ülkeye de azap çektirdiler. Hem geri bırakarak, yoksul bırakarak, yoksun bırakarak azap çektirdiler. Hem de tertemiz ruhuna kirli ellerini dokunarak azap çektirdiler. Biz İstanbul'u işte böyle azap içindeyken devraldık, çalıştık, çabaladık, mücadele ettik, şehri Fatih'in emanetine uygun eserlerle hizmetlerle donattık. Sonra ülkenin başbakanı olduk. Aynı aşkla, aynı sevda ile 81 vilayetimizin tamamını demokrasi ve kalkınma atılımlarıyla tanıştırdık. Cumhurbaşkanı olduk, ülkemizi bölgesinde ve dünyada model bir demokrasi, model bir gelişmişlik seviyesine çıkarmak için gece gündüz çalıştık.

Türkiye'ye çağ atlatmak bu değil de nedir? Attığımız her adımda, girdiğimiz her mücadelede İstanbul yanımızdaydı. Son mahalli seçimlerde her şey güzel olacak diyerek bu şehrin büyükşehir belediyesini devralanlar İstanbul'u artık tamamen unuttuğu o eski kötü günlerine döndürdüler. Haliç'in halini biliyorsunuz değil mi? Kokudan geçiliyor muydu? Sütlüce mezbahasının olduğu yerin hali neydi? Belediye başkanlığını bu kardeşinize verdiniz. Belediye başkanlığını aldıktan sonra Haliç'in bütün pisliğini 9,5 kilometre uzaklıktaki Alibeyköy taş ocağına borularla naklettik. Daha sonra oranın geri dönüşümle suyunu tekrar Haliç'e indirdik. Şimdi bunu bilmeniz lazım ve bunu da CHP'lilere anlatmanız lazım. Haliç'te balık yoktu balık oldu. Haliç'te Boğaz'dan oraya Boğaz'ın suyunu bağladık ve Haliç'in o kokusundan geçilmez halinden kurtardık bugünkü haline getirdik. Şimdi yarını halledelim yarından sonra da 2024'te büyükşehiri bunlardan yeniden almamız lazım.

Gençler anne diyip geçmeyin. Annelerinizin altını öpün. Cennet annelerin ayaklarının altındadır unutmayın. Ben anacağımın ayaklarının altını öperdim. Her İstanbul'a gelişimde o ayaklarını çekerdi. Anam, ayağının altında cennet kokusu var. Ben müsaade et öpeyim derdim. Zar zor öptürürdü bana. Ne diyor hadiste peygamberimiz cennet ayaklarının altındadır. Bak babaların demiyor annelerin ayaklarının altındadır diyor. Onun için yarınki seçimde aynı zamanda anneler gününe rastgelmesi sıradan bir olay değildir. Bunun da hakkını vermeye var mıyız? Sandıkları patlatıyor muyuz? Unutmayın biz sizinle pazara kadar değil mezara kadar beraberiz.

Esersiz, hizmetsiz, sevgisiz, ruhsuz bir şehir haline getirmek istedikleri İstanbul'a ilçe belediyelerimiz ve bakanlıklarımız vasıtasıyla yine biz sahip çıktık. Şimdi de aynı felaketi cumhurbaşkanlığı ve Meclis seçimleri ile ülkenin tamamına yaşatmak istiyorlar. Bunun için gözlerini öyle karartmış durumdadırlar ki, ülkenin ve milletin her değerini kurdukları kumar masasına çekmekten çekinmiyorlar. Ne diyorlar? "Biz kumar masasında olmayacağız", Meral hanım niye oldun? Tekrar niye döndün? "Biz noter masasında olmayacağız", Niye oldun, niye tekrar niye döndün? Bunlara inanılmaz, bunlara güvenilmez. Seçimi biz kazanalım da isterse ülke batsın, bitsin havasıyla yarına odaklanmış durumdalar. Kendilerini öyle bir şartlandırmışlar ki, hergün akıl dışı, ahlak dışı, vicdan dışı bir yöntemle karşımıza çıkıyorlar. Masanın ortaklarından biri oradan kalktığında 3 gün boyunca kendisine neler dediklerini, neler çektirdiklerini hatırlayın. Sonra bu ortağı yeniden masaya oturttuklarında nasıl nobranca, saygısızca, pişkince davrandıklarını hatırlayın.

Bir önceki seçimlerde karşımıza çıkardıkları bu seçimde de kendi kurduğu partinin adayı olarak yarışa katılan kişiye yaptıklarına bakın. Neler söylediler, hangi hakaretleri ettiler, kimleri devreye soktular. Bunlar işe yaramayınca FETÖ'nün en iğrenç yöntemi olan montaj kaset kumpası ile alçaklıkta tavan yaptılar. Üstelik aylardır sürekli kaset, montaj, yapay zeka diyerek ortalığı velveleye verenler de kendileriydi. Artık kabahatlerinin üzerine örtmek için mi böyle yapıyorlar bilmiyoruz. Ama sonunda dönüp dolaşıp kasetçiliğe soyunan kendileri oldu. Biz siyasetin bu tarz yöntemlerle çirkinleştirilmesine, siyasete çamur bulaştırılmasına hep karşı olduk, bugün de karşıyız. Milletimin bu kasetçilere hak ettiği dersi sandıkta vereceğine inanıyorum. Türkiye'nin her seçimi ülkemiz için ayrı bir yol ayrımı olarak gerçekleştiriyor. Şimdi yine bir yol ayrımındayız. Milletimiz tercihini koalisyon masasının ülkeyi terör örgütlerinin ve tefecilerin eline teslim etme niyetiyle ne diyor bay bay Kemal, Londra tefecilerinden 300 milyar dolar getirecekmiş. İnanıyor musunuz? Yalan dolan. Türkiye Yüzyılı inşallah bunu gerçekleştirecektir. Türkiye Yüzyılı cumhuriyetimizin yeni asrında ülkemizi çıkarmak istediğimiz yerin adıdır. 

İşte bay bay Kemal ve kumar masasındaki arkadaşları güya ülkenin yönetimindeki kişilerle nasıl görüşüyorlar. Bunlar talimatı nereden alıyorlar? Kandil'den alıyorlar. Kandil'de kimler var? Teröristler var. Şimdi bu teröristlere biz bu ülkeyi teslim edebilir miyiz? Biz ülkemizi böldürtür müyüz? Bay bay Kemal bölücü, bay bay Kemal bu teröristlerle işbirliği halinde. Kandil'deki teröristler neyse ne yazık ki bay bay Kemal de o. Bu yuvarlak masanın etrafındakiler bunlarla işbirliği halinde. Biz Cumhur İttifakı olarak ülkemizi böldürtmeyiz. Yarınki seçimle inşallah gümbür gümbür sandıklardan çıkacak ve ülkemizi bozmak, bölmek isteyenlere de gereken dersi inşallah sizlerle beraber vereceğiz. Kasımpaşa'nın, Beyoğlu'nun yiğit evlatları buna müsaade etmeyecektir. Terör örgütleri ile yol yürüyerek ülke yönetilmez. Tam tersine terör örgütlerinin başı ezilerek ülke yönetilir."