Gazeteci Barış Yarkadaş’a konuşan Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Başkanı Yılmaz Büyükerşen şu ifadeleri kullandı;

“Ben orayı kaybederiz, burayı kaybederiz tartışmalarına hiçbir şekilde doğruluk payı vermiyorum. Ben bu düşüncelere katılmıyorum. Mayıs seçimlerinde biz Eskişehir’de yüzde 55,41 ile seçimleri aldık. Recep Tayyip Erdoğan ise yüzde 44,59’da kaldı. Bu cümleler provakasyondur. Bu tartışmalar neden çıkıyor ben anlamıyorum. AK Parti şu an Eskişehir’de bir aday bulamıyor. Ben aslında önümüzdeki belediye seçimleri için adaylık düşünmüyordum. Fakat son bu tartışmalarına ardından yeni dönemde de aday olmaya karar verdim. Çünkü sokağa çıktığımda halktan ‘hocam 1 dönem daha belediyeyi yönet’ diye baskı görüyorum.  Bu sebeple yeniden adayım. Seçmende bir moralsizlik var. Bu konuda genel merkezimize iş düşüyor. Genel merkezimiz ortamı derleyip toplamalı, insanlara moral vermeli. 

Eskişehir Şeker Fabrikası nakliyecileri isyan etti! Eskişehir Şeker Fabrikası nakliyecileri isyan etti!

Aslında ben değişim tartışmalarına girmek istemiyorum, sadece belediyecilik yapmak istiyorum. Bu tartışma o kadar büyüdü ki benim de bir iki bir şey söylemem gerekiyor. CHP’nin fabrika ayarlarına dönmesi lazım sözleri süslü cümleler. Fabrika ayarlarının oluşturulduğu dönemde değiliz. CHP’nin temel ilkelerini çağı yakalayarak savunmamız lazım. Buna göre politikalar oluşturmak lazım. Süslü cümlelerin ardına sığınıp değişim tartışmalarına başka bir yön vermeye çalışmasın. 

CHP’ye hem içeriden hemde dışarıdan ağır bir saldırı var.  Tek dertleri de CHP’yi bölmek. Eğer CHP bölünürse laikliğe de, Cumhuriyete de elveda deriz. Biz özgür ve demokratik bir Türkiye’yi kuracaksak bunu hep birlikte, birlik içerisinde, parti bütünlüğü içerisinde yapmamız lazım. CHP’yi bölmeye çalışmak kalleşliktir. Kemal Kılıçdaroğlu gitsin sözü CHP’nin bölünmesine hizmet etmekten başka hiçbir işe yaramaz. Bu tür söylemler parti içine klik (çıkar topluluğu) oluşturmaktan başka bir şeye yaramaz. Kaybettiysek hep birlikte kaybettik. Neden bunun faturası sadece Kemal Kılıçdaroğlu’na çıkarılıyor. Sürekli Kemal Kılıçdaroğlu gitsin diye söylemek bir süre sonra Ömer Seyfettin’in Diyet’ine benzeyecek. Kitaptaki gibi Kemal Kılıçdaroğlu yeter artık ben gidiyorum derse o zaman da CHP başka bir tartışmanın içerisine girer. Ben kişi olarak Kemal Kılıçdaroğlu’nun çizdiği yolu doğru buluyorum. Kurultay elbette yapılmalı. Eksiğimizi gediğimizi görmeliyiz. Ancak şaşırdığım bir şey de şu. Kemal Kılıçdaroğlu’nun dün yetki verdiği arkadaşların her gün çıkıp ‘değişim değişim’ demesi şaşkınlıkla izliyorum. Bu arkadaşlar bu tüzükler yapılırken neredeydiler.”