Yılmaz Büyükerşen şu ifadeleri seslendirdi; "Kadın erkek eşitsizliğinin giderilmesi için yapılması gerekenler üzerinde duralım. Taşıdığımız sorumluluk gereği afet ve kadın konusunu tartışmaya açarak neden afetlerden kadınlar daha çok etkilendiğini ve bu konuda özel önlemler alınması gerektiğini dikkat çekerek hatırlatmak istedik. Hem de insanlardan kaynaklı ihmallerden sonra meydana gelen afetler karmaşık afet olarak adlandırılıyor. Deprem gibi doğal afet sonrasında yetkililerin kentler içindeki doğalgaz akışını sağlayan şebeke borularını kesememeleri kaynaklı yangınlar, su boruları şebekeye bağlanamadığı için yaşanan susuzluk ve susuzluk arama kurtarma zamanında yapılamadığı için yaşam kayıpları karmaşık afetlerin bir örneğidir.

Bundan sonra karmaşık afet dediğimiz zaman bu saydıklarımız akla gelerek ve bu saydıklarımın karşılığında kadınların ne gibi sıkıntılar içerinde oldukları ve nelere muhtaç oldukları hatırlanacak. Karmaşık afet yaşadık ve bu nedenle deprem gibi doğa olayında şiddeti ne olursa olsun sadece doğal afet olarak bakamıyoruz. Deprem kriz yönetimi yapılamayan bu kapsamda depremzedelere gereken ilk yardımı götürülemediği, öncelikli olarak haberleşme ve ulaşım şebekelerinin mümkün en etkin ve hızlı biçimde işlemesini sağlayamayan ve aynı zamanda daha gazla can kaybına yol açmamak adına hasarlı bina ve tesisleri acilen boşaltmayan yangın, patlama, salgın gibi ikincil afet önlemleri almayan gerekli sürede sahra hastaneleri ulaştıramayan, yönetilemeyen ülkelerde depremler sadece doğal afet olmaktan çıkıyor.

Afetler neticesinde meydana gelen zararlara yönelik düzeyleri cinsiyet bazlı kıyaslama yapıldığında afetin direkt etkisinde dolaylı etkilerle kadınların erkeklere nazaran daha dezavantajlı oldukları görülmektedir. Bu dezavantajın ana sebepleri arasında toplumsal cinsiyet eşitsizliklerinden kaynaklı kadınların fiziksel özelleri erkekler kadar geliştirememeleri, kaynaklara erişimin erkeklere göre kıyasla daha sınırlı olması, çalışacak iş imkanlarının yetersiz olması, çocuk, yaşlı ve engelliye bakım görevlerinin üstlenmeleri ve aile içi şiddetin, tacizin ve insan kaçakçılığının mağdurları olmaları gibi unsurları bu gibi tehlikeli maddeler arasında sıralayabiliriz.

Arama kurtarma ve ilk yardım faaliyetlerinde toplumsal cinsiyet rollerinin bir kenara bırakıldığı, kadın ve erkelerin bir dayanışma içerisinde beraber çalıştığı görülmektedir. Afetler de kadınlar arama kurtarma faaliyetlerine katılmaktan ve ayni yardımları depremzedelere dağıtılmasında görev almaktadırlar. Ancak toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin yüksek olduğu Ülkerlerde yardımların ne şekilde ve kimlere dağıtılacağına karar veren komiteler ne yazık ki erkeklerden oluşuyor. Bu yardımların nasıl dağıtılacağı konusunda kadınların da planlama içerinde hizmetleri ve düşünceleri olması gerek.

Afetler sonrası kadınların can güvenliklerinin sağlanması adına cinsel saldırı, taciz, tecavüz ve insan kaçakçılığının önüne geçilmesine yönelik önlemlerin alınması ayrıca mahremiyet, sağlık ve hijyenle ilgili ihtiyaçların karşılanması gerekmektedir. Özellikle eşini ve çocuğunu kaybedenlere psikolojik destek hizmetlerinin sunulması gerek.

Afet yönetiminin risk yönetimi aşamasında kadınlara mutlaka söz hakkı verilmeli, istekleri, şikayetleri ve talepleri dinlenmeli ve bunlar doğrultusunda gerekli önlemler yapılmalıdır. Tedbir ve önlemler alınmalıdır. Bazılarının hoşuna gitmeyeceğini biliyorum ama yine de söylemek zorundayım. Her koşulda İstanbul sözleşmesi yaşatır. İstanbul sözleşmesi her koşulda insanlarımızı, kadınlarımızı yaşatır.