Kuralları koymak çok kolay. Toplumsal yaşamda düzen sağlamak için
birtakım prensiplerin uygulanmasını istemek de güzel. Ancak yaşam
biçimimizde, kurallara uyma konusunda vatandaşlar olarak bizlerin
tutumu ne?

Çöplerin toplanma ve kamyonun geliş saati belli. Belediyelerimizce
uyarılar yapılmış ve ilan edilmiş durumda. Ama hala kopup geldikleri
kırsal yaşam adetlerinden ve yaşayış biçiminden kopamayanlar
çoğunlukta. Sokak temizleniyor, çöp torbaları alınıyor, emin olunuz ve
yazar olarak her gün onlarcasına şahit oluyorum on dakika sonra
çöpler sokaklara bırakılıyor. Edepsizliği abartarak ikinci, üçüncü
kattan atanlar bile var. Torbalar parçalanıyor. Kedi köpeklerce talan
ediliyor ve az önce temizlenmiş sokak pislikten geçilmiyor. Yalnızca
evin içini temiz tutmayı marifet sayan, ama çocuklarının pislik içinde
yaşamasını, oynamasını görmezden gelenlere ne yapılabilir?
Trafikte kimsenin hakkını vermeyen, iki saniye beklemeyi angarya
algılayan, saygısız, görgüsüz ve anti demokratik bir insan
topluluğundan, ülke siyasetine ve vatandaş yaşamına ne katkı
sağlanabilir? Park edilmemesi gereken yerde iki sıra duranlara her
dakika müdahale yapılamaz ki…

İlk okullarda okutulan vatandaşlık bilgisini yeniden gündeme almak
gerekiyor. Ailede eğitim almayan, kısa günde kendi çıkarı için hiç
kural tanımayan nesiller geliyor. Devlet dairesine nasıl girilir?
Toplumsal yaşamda nasıl davranılır? Sevgi ve saygı ne ifade eder?
Bilmiyorlar…

Sokakta yürümesini bile bilmiyoruz. Aynı araç trafiğinde olduğu gibi
sağdan gidip, yolu tıkamamayı, tam ortasında gerekli gereksiz
durulmaması gerektiğini de göz ardı ediyoruz. Sonra niye bana
çarptın, neden yan bakıyorsun? Haydi tutuşun kavgaya…


Toplumsal yaşamın temel kurallarını bile bilmeyen, uygulayamayan
bireyler olduk. Nereden baksak aksaklık. Durum iyiye gitmiyor. Biraz
da insanın içinde ve vicdanında olacak. Yoksa ne yazsak ne söylesek
boş…