Sadece siyaseten değil, mesleğim icabı Anadolu Üniversitesinde çıraklık, kalfalık, ustalık yaptığım 
1982-83 yıllarından beri tanırım Yılmaz hocayı. O dönemlerde adeta bir şantiye şefi gibi inşaatları dolaşır, bütün çalışanlarla hasbihal eder, projeleri kontrol eder, istediğini yaptırırdı. Üniversitenin başından beri çok emeği olduğunu buradan ifade etmek isterim. Rektörlük binası, mavi hastane, sinema televizyon, oditoryum, güzel sanatlar, personel lojmanları, otel, tıp fakültesinin ilk dört katı bazı güzel projeleridir. Sonra belediye başkanlığı dönemi..

Hiç eğip bükmeye gerek yok; şehrimizin merkezinde büyük değişimlere imza attı. Şehri Türkiye'nin gündemine taşıdı. Bunları ifade etmemek hakkı teslim etmemek anlamına gelir ki o da bize yakışmaz. Sazova (akvaryum, hayvanat bahçesi), kentpark (mezbahanın olduğu yer, yapay plaj, bedavaya getirdiği Kentevi (müteahhide borcunu ödemese de), haller gençlik merkezi, tramvay, Porsuk'un ıslahı, opera başkanın takdire şayan işleridir. Burhan başkanın hayata geçirdiği Odunpazarı evlerini turizm açısından iyi pazarladığını da ayrıca ifade etmek gerekir. Ancak ne var ki başkan bu yaptıklarını ilk üç döneme sığdırabiliriz sadece. 

Son iki dönemine bakacak olursak esnafı perişan eden, trafiği allak bullak eden ve hiçbir işe yaramayan yeni tramvay hatları, şehrin tamamını ilgilendirmeyen kedi, oya, hamam müzeleri yeni imar mevzuları... Büyük bir iştahla kentsel dönüşüm projesinin hayata geçirilememesi, hocanın hanesine eksi olarak yazılmıştır. Yine merkeze uzak mahallelerin bakımsızlığı - her ne kadar kendisini ilgilendirmese de - bunlara  müdahale etmemesi,  ucube üst geçit ile hamamyolunun plastikleştirilmesine, akar derenin üstünün kapatılmasına ses çıkarmaması hep hocaya yazan eksilerdir. Yeni bulvarlar açsa da kesişme noktalarındaki trafik sorunu, hiç olmazsa Alpu Kavşağı'ndan OSB'ye bir bağlantı yolu açamaması hocanın boynunda öylece durmaktadır.  Daha pek çok şey söylenebilir ama asıl anlatmak istediğim odur ki hocada büyük bir bir mental yorgunluk vardır. Tüm bunları son iki dönemine bakarak rahatlıkla söyleyebiliriz. 

Sözün özü; Yılmaz Hocamızın 6. kez aday olmasının şehre hiçbir şey kazandırmayacağını düşünüyorum. Siyaseten benimsemesem de iktidarlar kendinden olan yerel yönetimlerle daha uyumlu çalışıp projelere daha büyük maddi destekler sağlamaktadır. Eskişehir'in kaybedecek zamanı kalmamıştır artık. Daha dinamik bir ekip ve yeni projelerle yönetilmesi gerekmektedir. 31 Mart seçimlerinin Eskişehirimiz için bir dönüm noktası olduğunu ifade etmeliyim. Güzel şehrimizi, ideolojik kaprislere feda etmeden daha ileri bir seviyeye taşıyacak yeni bir yönetime acilen ihtiyaç vardır. 
Vesselam...