17 AĞUSTOS Marmara depremi sırasında Eskişehir'de 32 kişinin öldüğü 14 kişinin yaralandığı, 7 katlı Tarhan Apartmanı'nda ağabeyi ve teyzesini kaybeden, kendisi de 20 saat sonra enkazdan sağ çıkarılan Meral Şurabatır Atlan, enkaz altında yaşadığı 20 saati ‘İlk Önce Yıldızları Gördüm’ adlı kitabında anlattı.


17 Ağustos 1999 Marmara depreminde Eskişehir Sivrihisar Caddesi'nde yıkılan tek bina olan Tarhan Apartmanı'nda depremi yaşayan 34 yaşındaki Meral Şurabatır Atlan, yaşadıklarını ve göçük altında geçirdiği 20 saati kaleme aldı. Misafir olarak gittikleri evde depremi yaşayan depremzede Meral Şurabatır Atlan, depremde ağabeyi Metin Şurabatır ve teyzesi Bahriye Bahtiyar'ı kaybeden Atlan, kitabının ismini ‘İlk Önce Yldızları Gördüm' koydu. Enkaz altından ilk önce baş tarafının çıkartıldığını belirten Atlan, kitabını yazmaya nasıl karar verdiğini ve o zorlu süreci şu sözlerle anlattı;


“Ayağımdan ameliyat olmuştum ve uzun süre yatmak zorunda kaldım. Yatarken günlük tutmak istedim eskiden de günlük tutardım hep. Günlük olarak başladım ve kitaba dönüştürmeye karar verdim
Enkaz altında 20 saat kaldım enkazdan çıktığımda geceydi ve enkazdan ilk başım çıktı gördüğüm ilk şey de yıldızlardı. O yıldızları ilk gördüğüm anı hayatım boyunca unutamam. Bitti artık kurtuldum yaşıyorum dediğim an olduğu için kitabımın adına da "İlk Önce Yıldızları Gördüm" olarak koydum


Kitabım da insanlara, deprem öncesi hayatımı, deprem anını ve enkaz altında geçirdiğim 20 saati anlatıyorum


Özellikle almalarını istediğim mesaj var tabi ve bu mesajı da çok net bir şekilde anlatıyorum. Yaşarken ölümü unutuyoruz zannediyoruz ki ölümsüzüz bizim başımıza hic birsey gelmez bize birşey olmaz işin aslı öyle değil işte 1 saat sonrasına garantimiz yok ölüm aslında yanı başımızda. Hayatımız bu kadar kısayken sabaha çıkma garantimiz yokken aldığımız her nefes için şükredelim yaşamayı sevelim, sevdiklerimize özellikle ailemize daha çok vakit ayıralım onları sevdiklerimizi her fırsatta dile getirelim küslük kızgınlık olmadan yaşayalım iyi şeyler yapalım ki arkamızda güzel şeyler bırakalım. Unutulmasın ki hayat bir şeyleri kafaya takıp üzülmek, üzmek için mutsuz olmak için çok ama çok kısa...


Enkaz altında yaşadıklarımı anlatırken her anı yaşayarak yazdım.Her bir ayrıntıyı ince ayrıntısına kadar hatırlamaya çalıştım bu da beni oldukça yıprattı psikolojimi bozdu tabi.Hatta bir ara bıraktım devam edemedim hatırlamak yazmak istemedim dayanamadım çünkü ve 4 yıl bir daha hiç elime almadım kalemi. Tekrar psikolojik destek aldım ve kendimi daha iyi hissettiğim an kalemi elimi tekrar aldım ve birkaç gün de bitirdim kitabımı… İnsanın kendi yaşadığı travmayı kaleme almak çok ama çok zordu”