Onun öyküsünde memleket sevgisi var,
Doğa sevgisi,
İnsan sevgisi,
Sabır ve başarı var…

Kendiniz tanıtın desem?


Eskişehir'in Mihallıççık İlçesi, Gürleyik Köyü’nde dünyaya geldim. 1959 doğumluyum.
 İlkokulu Gürleyik'te, ortaokulu Eskişehir 19 Mayıs Ortaokulunda bitirdim. Liseye ise Nallıhan'da başladım, Cumhuriyet Lisesi’nde tamamladım. Daha sonra mobilya imalat sektörüne adım attım ve bir işletmede yıllarca çalıştan sonra, 2005’te emekli oldum. 


Dernek kurma öykünüzü anlatır mısınız?

2008 yılıydı, Gürleyik Çayımızın üzerine  bir şirketin  HES yapmak için başvurduğunu öğrendik.
 
Gürleyik sakinleri olarak, mücadele ediyorduk; fakat ilgili kurumlarla olan yazışmalarımızın kişisel olduğunda ciddiye alınmadığını gördük.

Birleşmemiz gerektiğini anladık yaşayarak. Şu anda aynı zamanda derneğimizin avukatlığını yapan Kadir Öncü ve Ali Osman Dönmez çalışmalarımızın dikkate alınması için birlikte hareket etmemiz için dernek kurma önerisiyle geldiler.
 
Ve yöresel, çevresel haklarımızı korumak amacıyla “Gürleyik Doğal Tarihi Varlıkları Koruma ve Geliştirme Derneği” ni  16 Mart 2009’ da kurduk.
Gürleyikliler olarak,  HES ‘lere ( Hidro Elektrik Santrali) doğru yerde olduğu sürece karşı değiliz. 

Doğa harikası Gürleyik için  uygun olmadığından karşı çıktık yapılacak HES’e. Eskişehir Osmangazi Üniversitesi’nde öğretim görevlileriyle hocalarla görüştük. Hocalarımız bir yıl süren çalışma sonunda :” Gürleyik’te  tarihi varlık var. “ dendi. 
Gürleyik'te 332 bitki çeşidi olduğu ve bunun 32’sinin de endemik olduğu,
 532’yi aşkın kuş çeşidinden 235’inin bu yörede yaşadığı tespit edildi. 
Gürleyik kıyısında nekropol mezarlar bulundu. 
Kültür Bakanlığı’na başvurduk. Araştırmayı senatodan da geçirmeyi başardık. Prof.Dr. Atilla Ocak ve ekibine de teşekkürlerimizi sunuyoruz…

Kültür Bakanlığına verdiğimiz dilekçeyle de Tarihi Eserler tespit edildi,  tescillenerek Kültür Bakanlığı envanterine işlendi.

Bireysel mücadele ile sonuç alınamayacağını Gürleyikliler olarak yaşayarak gördük.  Dernek çalışmalarımızı bu bilinçle sürdürmeye devam ediyoruz. 

Bize Gürleyik ‘i anlatır mısınız?

 Gürleyik, Eskişehir'in Mihallıççık ilçesine 27 km mesafede, Eskişehir'e ise 123 kilometre uzaklıkta.
Gürleyik’in geçmişine bakıldığında, gelişmiş bir bölge; nedeniyse su… Suyun olduğu  her yerde medeniyet oluşmuştur. 
Gürleyik Çayı etrafında 14 tane su değirmeni vardır. Bu değirmenler sayesinde Gürleyik'te ekonomik hareketlik fazladır.
 Ekonomik hareketlilik, el sanatlarının da gelişmesini sağlamış. “Demircilik, terzilik, berberlik”gibi.. Ve önemli bir sektör olarak karşımıza “bakkalcılık” dolayısıyla bakkallar çıkıyor.
Bu meslekler sayesinde ekonomik hareketlenme olmuştur. 
Örneğin, Ermenek’ten ya da Yalımkaya'dan köylüler ,merkebine ya da arabasına buğdayını sarar, pulluk demirini de bir heybeye koyar ve Gürleyik’ e değirmene gelirler.
 O yıllarda cuma günleri tatildi.
Köylüler, cuma günü değirmene buğdayını bırakır, heybesindeki pulluğu demirciye tamire bırakır, terziye abadan yapılma giyeceğini onartır ya da yenisini ısmarlar… Berbere gider, tıraşını olur, bakkaldan da alışverişini yapar ve köyüne dönerdi.
Gürleyik için, o dönemin kenti diyebiliriz.
Bugünkü Gürleyik’ ten söz edelim…
Zaman içinde köyden kente göç başlıyor. 
1970’lerde nüfusu 1200’lerden 200’lere düşüyor. Benim çocukluğumda Gürleyik’te sebzecilik ve meyvecilik gelişmişti. Özellikle fasulye…
Ankara'ya fasulye gönderiyorduk, gençlerin göçüyle hepsi bitti.
Gürleyik’te tabir-i caizse yok, yok… Eh böyle olunca balık da var. Balıktan söz edelim.. 
Dört  çeşit balık var Gürleyik'te ;ancak  Gürleyikli dernekçiler olarak balıklarımızın rahatsız edilmesini istemiyoruz, onlar doğa zenginliğimiz. 


Basın açıklamalarınız alışılmışın dışında, bu konuda neler söylemek istersiniz? 


Gürleyik bizim bir aşkımız. 
Gürleyik’i pek çok kişi bilmiyordu.
” Su Festivali “yaptık ve dikkatleri  Gürleyik'e çektik.
HES’lere karşı  “Biz bunu yaptırmayacağız, ettirmeyeceğiz” diye demeçler vermekle konu anlatılmıyor. Konunun anlaşılabilmesi için “Su Festivali” ni düzenledik. Ve amacımıza ulaştık.


Gürleyik tanınmaya başlayınca, pek çok kişi görmek için geldi. 
Ancak gelenler mangal ve semaver yakma konusunda direnince; mangal ve semavere karşı eylem yaptık. 
Odunpazarı’nda gerçekleştirdiğimiz eylemde çul elbise giydik ve ağacın tepesine çıktık. Çürük ağaçtı. Teatral eylemler ortaya koyduk. Sahaya indik yani. 
Eğer mangal ve semaver olayını, tiyatral şekilde anlatarak engellemeseydik bugün Gürleyik Çayı kenarı pislikten geçilmezdi. 
O zaman da insanlar dernek olarak bizim samimiyetimizi sorgularlardı. Ayrıca mangal dumanı endemik bitkilere zarar verirdi. Bu nedenle Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’ndan destek alarak, mangal yakılmasını yasaklattık.


HES mücadeleniz nasıl sonuçlandı?


Şirket tamamen HES olayından çekildi. Başlayamadı, desem daha doğru olur. Bu da bizim yasal ve bilimsel mücadelemizin zaferi.
“ Gürleyik, HES olayından kurtuldu.” diyebiliriz.


Eylemleriniz hiç engel görmedi, nedeni ne olabilir? Bir de “ Avatarlık” var , bu konuyu açıklayabilir misiniz?


Yapığımız her şey yasal ve bilimsel, neden engellensin ki. Ayrıca bizim samimiyetimiz de tescillendi.
 Bürolarda yanınıza haşhaş kazığı gibi iki adamı dikip kâğıttan okuyarak basın açıklaması yapmakla sorunlar çözülmüyor. 
Tiyatral olarak dikkatleri konuya toplamak önemli. Subliminal mesaj kullanıyoruz biz de. Gürleyik olayını bilinçaltına işlemek… 
Bir arkadaşımla sinemada Avatar’ı izlerken ben de şimşek çaktı; tam bize uygun dedim. Ve uygulamaya geçtik. ’Avatar’ filmindeki direnişi  örnek alarak önce  kendime onun gibi makyaj yaptım.
Havanın soğuk ve yağışlı olmasına aldırmadan: “Kışın ben giriyorum, yazın siz girebilin. Burada suya girebilirsiniz, serinleyebilirsiniz; ama mangalın, semaverin, pikniğin başka bir alanda yapılmasını istiyoruz. 
Mihalıççık Belediye’mizden de yapılan tuvaletin logarı küçük olmuş, bu nedenle sık sık  taşıyor. Bu taşma, Gürleyik Çayı’nı kirletiyor. Logarı geniş, taşmayan bir tuvalet istiyoruz. 

 Biz Gürleyik âşıkları olarak :” Sevgili doğaseverler, kışın ben giriyorum; yazın siz gireceksiniz.” diyerek mesaj verdik.
 Yaklaşık 150 kişi köy meydanında toplandık: “Gürleyikli Avatarlar Doğasına Sahip Çıkıyor.” yazılı pankart açarak, "Santrale Hayır" diye bağırdık. 

Avatar filmini izlerken onların doğayı korumak için yaptıkları mücadele beni etkilemişti. Gürleyik Köyü Muhtarı Ali Efe ve köylüler birlikte ,aynı ruhla Avatar oldulak. 

Tiyatral ( subliminal) basın açıklamalarından sonra Gürleyik, basında yerini sık sık almaya başladı. Kısacası birlikte başarmıştık.
Dernek olarak hiçbir siyasi gücü yanınıza almadan başardınız, bu konuda neler söylemek istersiniz…
Derneklerin de bir felsefesi ve duruşu olmalı. Ben dernek başkanı olarak bu mücadeleyi verirken hiçbir siyasi gurubun arka bahçesi olmadım.
 Benim, bizim amacımız Gürleyik’ti.  Doğru bildiğimiz yolda tek başımıza ilerleyerek başarıya ulaştık ve Gürleyik HES’ten kurtuldu.

 Gürleyik mücadelemizde baştan sona kadar yanımızda olan Eskişehir basınına çok teşekkür ederim.


Gürleyik’le ilgili hayalleriniz neler? 


“Gürleyik açık, doğa tarih kültür müzesi kurmak…” en büyük hayalim. 
“ÇAMAŞIRHANELER” çok önemli. Gürleyik’in  suyu bol olduğu için sulama arkının üstünde, her mahallede çamaşırhane var. Kadınlarımıza vefa borcu olarak görüyorum bu restorasyonu.
 Gürleyikli kadınlarımızı sadece 8 Mart'ta hatırlamak yetmez.  Kadınlar akşamdan çamaşırhaneye odun, kazan, kil götürür. Sabah, çocukların karnını doyurur, okula gönderir. Ahırda ineğini sağar dağa gönderir, hiç dinlenmeden kirli çamaşırları çamaşırhaneye taşır,  kazanları suyla doldurur, altına ateşini yakar.
Sıcak suyla çamaşırları ahşap tahtanın üstüne, çamaşırların içine kil koyarak döşer, başlar ayaklarıyla teperek ya da tokaçla vurarak yıkamaya. 
Yıkanma işi bitince ıslak  çamaşırları omzuna koyar, ayağında naylon ayakkabılarla yazın sıcakta kışın soğukta evine döner.
Restorasyon konusunda da eyleme geçtik, resmi dilekçelerimizi verdik, haber bekliyoruz.
AMBARLAR da çok önemli müze için.  150 -250 yıllık ambarlar var mahalle aralarında.
KONAKLAR  da restorasyon için başvurduk, bekliyoruz.


Osmanlı Mimarisinin en güzel örneklerinden olan Gürleyik Hamamı   kamulaştırıldı.   Restorasyon  Roleve Projesi çizildi, koruma kurulundan geçti. 
Bu süreçte bizden desteklerini esirgemeyen Eski kültür Bakanımız  Prof .Dr. Nabi Avcı ‘ya, MV. Nedim Öztürk’e , M: Jale Nur Süllü’ ye teşekkürlerimi iletiyorum Gürleyikliler adına.


Heyelan konusunu da anlatır mısınız?


HEYELAN BÖLGESİ,  uzun zamandır beni  rahatsız ediyordu.
 Orman Bölge Müdürlüğüne başvurduk. Alt yapısı oluşturulduktan sonra 5200 fidan dikildi. Ceviz, badem ve kiraz fidanları diktik.
Gürleyik Avatarı Halit GÜRSOY,
Bir düşünceyi, kıvılcımı, ateşe çevirdin ve o ateş, senin önderliğinde ışık saçmaya devam ediyor. 
 Bir avuç insanla başladın, bugün çok büyük işler başardın. 
En büyük hayalinizin “Gürleyik açık, doğa tarih kültür müzesi “nin gerçekleştiği günü görmenizi diliyorum.
Avatarlar, sizin izinizden devam edecek. 
Yolun açık olsun AVATAR HALİT…
Seni ve ekibini ayakta alkışlıyorum.