Üç Kez Balkan Kros Şampiyonu oldu,

1976 yılında Bulgaristan‘da Şumnu’da,

1978 yılında İstanbul’da,

1982 yılında Atina‘da Balkan şampiyonluklarını kazandı.

Pistte 10.000 m’de Balkan İkincisi

Üniversitelerarası Oyunlar Dünya İkincisi oldu.

1984 yılında Frankfurt Maratonu ikincisi,

1985 Offenbach Yarı-maratonunda birinci

VEE AYNI ZAMANDA GAZETECİ…

        “Kısaca o,  bir efsane!

Mehmet Yurdadön kimdir?

02.06.1952 ‘de, Kars’ın Sarıkamış İlçesinde Devlet Demir Yollarında çalışan bir baba ile ev hanımı bir annenin 8 çocuğundan 3. çocuğu olarak dünyaya geldim.

Spor akademisini bitirdim ve uzun yıllar ATLETİZM dalında yurt içi ve yurt dışında ülkemi temsil ettim.

Spor Kontrolörleri Kurulu Başkanlığı, Atletizm Federasyon Başkanlığı yaptım.

Amatör Sporcular Derneği Başkanlığı, bunun yanında çeşitli vakıf ve derneklerde, sivil toplum kuruluşlarında, başkanlık ve yöneticilik yaptım.

Evli ve iki çocuk babasıyım.

Yılın enleri değerlendirmesinde en iyi sporcu seçilmiş,

Beş yıllık kalkınma planının da alt yapı çalışmalarında yer almıştır.

Bazı gazeteler tarafından yılın sporcusu seçildi.

Spor sayfalarında yaptığım yorumlardan dolayı ödüller aldım.

Amatör sporcuları temsilen pek çok toplantılarda konuşmacı oldum.

İlk kez açıklıyorum bir müddet Milliyet Gazetesinde muhabirlik yaptım.

Ayrıca sivil toplum kuruluşları, okullar, üniversiteler yerel yönetimlerin sağlık ve spor politikaları konusunda, seminerler, çalıştaylar ve konferanslarda çalışmalarını yoğunlaştırarak sürdürmektedir.”

Spor sizin tercihiniz mi? Öyküsü var mı?

Spor tercihim değildi, benim için hobiydi. Sarıkamışlı olmam nedeniyle kış ayları hem soğuk hem de çok uzun olduğundan zorlu doğa koşulları ile mücadele etmek zorundaydım. Bu koşullara uygun olarak, kayak ve kızak kaymak, top oynamak, koşmak, en yapılabilen dallardı.

Beden eğitimi dersinde öğretmenim beni koşu takımına seçti. Ve çok iyi koştuğumu gören öğretmenim yanına çağırdı: ” Bundan sonra okulun atletizm takımında yarışacaksın.” dedi.

Öğretmenime, koşmak istemediğimi, yalnız yaşadığımı, para kazanmam gerektiğini, antrenmanlara zaman ayıramayacağımı çünkü okuyabilmem için çalışmam gerektiğini söyledim. Öğretmenim bana çok kızdı. O koşacaksın dedi. Ben hayır demekte ısrar edince o an yüzümde bir tokat patladı. Öğretmenim sert bir ifade ile sen koşmak zorundasın dedi. Bundan sonra önümde iki seçeneğim vardı. Koşmak ya da okulu bırakmak… Her ikisi için de bana para lazımdı. Okumak için, koşmayı tercih ettim.

Başarı yolculuğunuzu anlatır mısınız?   

Düzenli antrenman yapmaya başladım.

Bunun haricinde okulun basketbol, voleybol ve futbol takımlarında lisanslı sporcu olarak oynadım.

Koşmak benim için çok önemliydi. Okullar arası Konya, Ağrı, Kars ve Denizli’de yapılan yarışlarda Milli atletlere fark atarak her yarışı kazanıyordum.

Okullar arası yarışmalar devam ederken, yarışları hep kazanıyordum. Denizli’de yapılan liseler arası Türkiye Şampiyonasında koşmuştum ve açık ara kazanmıştım.

Çok iyi bir derece ile birinci olmuştum. Yetkililer adı sanı duyulmamış bir atletin, böyle bir büyük fark atarak yarışı kazanabileceğine inanamıyorlardı. Çünkü böyle bir şey beklemiyorlardı. Devamında araçla gelip hile yapabileceğimi düşünmüşler ve bunu iddia ettiler. O an çok üzülmüştüm.

Hak etmediğim ve beklemediğim bir iftira ile karşı karşıya kalmıştım. Bunun üzerine çok samimi ve iyi niyetimle bir öneride bulundum.

Önerim, yarışı tek başıma koşmak üzere çıkış verilen yerden kronometreye basılarak bitişe kadar koşmayı teklif ettim. Bunun üzerine üzücü ve kırıcı çok ağır laflar söylendi.

Bu tartışmalar devam ederken, yüzüme tokat atan öğretmenimi bir anda karşımda buldum. O an dünyaya yeni gelmiş gibi oldum. Öğretmenim, yetkililere inanılmaz bir ders verdi. Ve benim kim olduğumu anlattı.

Ortalık durulmuştu, yetkililer: “On beş gün sonra Ankara’da yapılacak olan 10 km. Atletizm Federasyon yarışına gel de boyunun ölçüsünü görelim .”diyerek beni de davet ettiler.

 Ankara’da yapılan yarışa katıldım ve o yarışta da birinci oldum. Devamında Milli Takım seçmelerine katıldım. Seçmelerde başarılı oldum ve Milli Takım kadrosuna seçildim, Milli Takım sporcusu oldum. Yarışmadan sonra tekrar Kars’a Milli atlet olarak döndüm.

Bu yarıştan sonra Kars’a döndüğümde büyük bir törenle karşılandım. Artık beni herkes tanımaya başlamıştı. Tüm halkın sevgisini kazanmıştım.

 Artık Atletizm benim bir parçam olmuştu. Kars’ta bir pansiyonda kalıyordum. Ekonomik olarak sorunlarımı trende su satarak, bavul ve eşya taşıyarak karşılıyordum. Para kazanırken bir yandan da antrenmanlarımı sürdürüyordum ve derslerime çalışıyordum. Lise dönemim bu şekilde bitti.


 

İlk Balkan şampiyonluğumu Bulgaristan’da 1976 ‘da kazandım.

Artık devamlı koşuyordum ve Milli Takımın değişmez elemanlarından biri olmuştum.

 Spor yaşantımda birçok başarılara imza attım. Montreal Olimpiyatları’na katıldım. Dünya Kros Şampiyonasında 12. Balkan Kros Şampiyonlarında 4 kez birincilik, bir kez ikincilik, bir kez de üçüncülük kazandım.

Balkan şampiyonalarında elde ettiği derecelerle takım klasmanında Türkiye’nin dereceye girmesini sağlayanlardan biri oldu. Daha sonra Maraton koşmaya başladı, yurt dışındaki ilk uluslararası yarışmada 16.oldu. Bu dalda en iyi derece olarak 2.16.07 yaptı. Asya-Avrupa Maratonu, Dünya Kros Şampiyonası ve Olimpiyat Oyunları gibi yarışlara katıldı.

Dünya Üniversiteler oyunlarında 10 Km. pistte dünya ikincisi, krosta üçüncü oldum.

1981 yılında Berlin yarı maratonunda Mehmet Terzi ile birlikte birinci olduk.

1982 Finlandiya Helsinki’de yapılan Dünya Atletizm Oyunlarında 10.000 metre de birinci oldum.

1984 yılında Frankfurt Maratonu ikinciliği, 1985 Offenbach Yarı-maratonu birinciliği ve Balkan Kros Şampiyonluğum vardır.

Uluslar arası yarışmalarda sayısız defa birincilikler kazandım.

Ankara’da yapılan 27 Aralık, Büyük Ulu önderimiz, Mustafa Kemal Atatürk Koşusunu 7 kez üst üste olmak üzere 8 kez kazandım.

1975 Mehmet Yurdadön Ankara

1977 Mehmet Yurdadön Ankara

1978 Mehmet Yurdadön Ankara

1979 Mehmet Yurdadön Ankara

1980 Mehmet Yurdadön Kars

1981 Mehmet Yurdadön İstanbul

1982 Mehmet Yurdadön İstanbul

1983 Mehmet Yurdadön İstanbul

Birçok ulusal gazeteden ödüller aldım.

Fenerbahçe, Galatasaray ve Şişe Cam Atletizm takımlarında büyük başarılara imza attım.

Mehmet Yurdadön, 18 Kasım 2000 tarihinde Türkiye Atletizm Federasyonu Başkanlığına seçildi. Pek çok başarısı arasında 1984 yılında Frankfurt Maratonu ikinciliği, 1985 Offenbach Yarı-maratonu birinciliği ve Balkan Kros Şampiyonluğu vardır”.

Sporu sakatlığımdan dolayı bıraktıktan sonra antrenör, yerel yönetimlerde sportif organizasyon yöneticiliği, spor danışmanlığı, kulüp yöneticiliği, yarışma koordinatörlüğü, yine Gençlik Spor Genel Müdürlüğünde Spor Uzmanı, Spor Kontrolörleri Kurulu Başkanlığı, Genel Müdürlük, Şube Müdürlüğü, Atletizm Federasyonu Başkanlığı görevlerinde bulundum.  Amatör Sporcular Derneği, çeşitli dernek ve vakıflarda yöneticilik ve başkanlık yaptım. Bunlar üstlendiğim görevlerimden bazılarıdır. Aktif olarak Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi ve Paralimpik Oyunları'nda görev alıyorum.

Atletizm konusunda gençlere tavsiyenizi alabilir miyim?

Gençler bence atletizmden önce eğitime önem vermeli. Çünkü artık spor bir bilim işidir.

 Bilime dayalı atletizm de... Kullanacağınız ayakkabının bağlanmasından tutun, giyeceğini çorabını inceliğine, tişörtünüzün, eşofmanınızın, kaç gram ayakkabı giyeceğinizin hesabını yapabilmelisiniz.

Eğitim ve beden eğitimi yani öğretim Beden Eğitimi ve öğretimi bunlar şart…

Her şey madalya değildir. Madalya en son hedeftir. Bu ayrı bir şey ister özellikle ama önce sağlık ve sağlıkla beraber eğitim…

Ben önce sağlık arkasından spor diyorum. Önce sağlıklı nesiller yetiştireceksiniz, sağlıklı insanlar ancak spor yapar. Spor üst kurumdur, yani yarın sistem program organizasyon ve sonunda rekor yani madalya, madalyaya giden yolun sağlıktan ve temel alt yapılan geçtiği bilinmektedir. Aynı zamanda spor bir propaganda aracıdır. Turizm açısından da öyle...