Uğruna sabahladığı hayalleri var onun,
Kendinden emin, alımlı… 
Ciddi, otoriter göründüğüne bakmayın, o görünüşün ardında sevgi dolu bir yürek var…
Kanatlı Alışveriş Merkezinin Genel Müdürü… Hem güçlü hem yumuşak, bu iki zıt gücü ne güzel birleştirmiş kendinde.


“Zehra Kutlu kimdir?” diye sorsam nasıl anlatırdınız kendinizi?

Zehra Kutlu, evli iki çocuk annesi ve bu hayata geliş amacını
tamamlamaya çalışan içindeki özü ve herkesin içindeki özü bulmaya
çalışan kişi.

Evdeki Zehra nasıl biridir?

Evdeki Zehra, herkes gibi biri… Yemek yapan, temizliğini yapan, kitap okuyan, spor yapan, müzik dinleyen…
 Komşuları ile ayaküstü sohbet eden, iletişim kurmayı seven biri.
 Boş zamanlarımda bol bol kitap okurum. Spor yaparım. Doğa yürüyüşleri yaparım. 
Hala hedefleri ve hayalleri olan ve bunlar için de emek veren biriyim. 


Meslek seçiminizin bir öyküsü var mı?

Çalışmaya çok küçük yaşlarda babamın dükkânlarında başladım. Sürekli ben bir gün eğitimci olacağım ve insanlara satış eğitimi vereceğim derdim..

Babam, lise son sınıfta üniversiteye gitmemem için rüşvet teklif etti. Bir araba alacağını ve kendisi ile çalışmamı istedi. Bu teklifi reddederek üniversiteye gitmek istediğimi söyledim ve hayallerimin peşinden koştum.

İleriki yıllarda babamın övgü dolu sözlerini duydukça ne kadar doğru bir seçim yaptığımı anladım. İyi ki eğitici oldum. İyi ki hayallerimin peşinden koştum.

Hiç kolay olmadı bu noktaya gelmek; bulunduğum yere gelene kadar birçok zorluklarla karşılaştım.  Zorlukları sevdim çünkü: “Zorluklar bana hangi konularda evrilmem gerektiğini öğretti.”

Eğitimci olmayı seviyorum, aşkla yapıyorum hatta yöneticilikten daha fazla keyif aldığım bir iş diyebilirim. Yaklaşık 22 yıldır başarı mentorlüğü yapıyorum. Çalıştığım her kişiden, farklı şeyler öğrenip gelişiyorum.

“Başarılı bir kadın, gerçek bir ilişkinin değerini bilir. Lider pozisyondaki kadınların partnerleri de onları destekler. Mutsuz bir evlilik ise onlara göre değildir.”diyor psikologlar doğru mudur sizce? Eşinizle ilişkiniz nasıl, her başarılı erkeğin arkasında bir kadın vardır derler ya; bunu size uyarlayıp:” Her başarılı kadının arkasında bir erkek vardır.” desem, nasıl yanıtlardınız?

Evet, her başarılı erkeğin ya da kadının arkasında mutlaka doğru bir eş vardır. Eşimle birlikteliğim bana hem hayattaki zorluklarla nasıl mücadele edeceğimi öğretti. Benim yanımda durarak daha başarılı
olmam için yol rehberliği yaptı.

Destek sağlarken bazen olumlu bazen de olumsuz sert tepkileri ile karşılaştım. Sert tepkileri ile karşılaştığımda biraz konunun soğumasını ve doğru zamanın gelip doğru zamanda konuşmayı tercih ettim.

Gelecekle ilgili hayallerime derseniz destek olamadığını ve çoğu zaman da köstek oldu diyebilirim. Ama ben hayallerimin peşinden koşmaktan asla vazgeçmedim. Zorluklar karşısında pes etmedim; bir daha bir daha denedim…

Zorluklar beni bazen üzdü, bazen ağlattı, bazen umudumu tüketmeye yöneltti; ancak asla yıkılmadım. Her defasında yeniden toparlanıp yoluma hep devam etmeyi başardım.

“Gelin Zehra” dan bize söz eder misiniz?


Evliliğimin ilk yıllarında gelin Zehra ‘ydım. Gelin Zehra’yı sevmedim sonra ki yıllarda eşimin ailesinde gelin olmaktan çıktım ve kızları oldum.  

Gelin sıfatı yerine Kızları olmak çok güzel bir duygu ve aileden biri olduğunuzu anlıyorsunuz. Eşimin hem hayatta kalan ebeveynleriyle hem de yakın ve uzak akrabalarıyla kızları olarak ilişkimize devam etmek bana çok keyif ve mutluluk veriyor.


“ Çocukta yaparım kariyerde…” sözü tam size uygun, bu konuda neler söylemek istersiniz… Çalışma yaşamında kadın olmanın avantaj ve dezavantajları neler sizce? Başarınızın sırrını açıklar mısınız?


 Çocuklarımın ikisini de isteyerek dünyaya getirdik. Çocuk büyütmek ve iş yaşamı gerçekten zor… Bu konuda annemin çok büyük desteği oldu. Yoksa başaramazdım… Yaşamımda birçok engeli annem sayesinde çözdüm, o benim örnek aldığım başarı yolundaki ilk mentörümdür.   8 Mart Dünya Kadınlar Günü vesilesi ile annemi, tüm anneleri ve emekçi kadınlarımızı kutluyorum. 


Geleceğin emekçi kadınları olacak genç kızlarımızı da kutluyorum. Yakın gelecekte iş hayatına atılacak genç kadınlarımıza söyleyebileceğim tek şey; her zaman kendilerine ve yapabileceklerine inansınlar. 
Korksalar bile korkularının üstüne gitmekten, sevdiği bir işi yapmaktan ve üretmekten asla vazgeçmesinler. Sadece ufak adımlarla başlasınlar, yılmadan usanmadan sebat etsinler, sabrın sonunda edindikleri tecrübeler onları başarıya adım adım zirveye çıkaracak. Bunu yaparken içinde ki öz’ü koruyarak, içindeki çocukla barışık kalarak ve yapabileceklerinin gücüne inanarak yollarına devam etsinler.


Ben de birçok işe korkarak başladım, yapamayacağımdan o kadar çok korkuyordum ki size kelimelerle ifade edemem. Bazen arkama bakmadan kaçmak, yok olmak istiyordum. Bu durum süreç içinde değişti, yapmaktan en çok keyif aldığım işi bulmuştum; bu iş eğitimdi, bunu da yıllarca severek yaptım, hala yöneticiliğimin yanı sıra edindiğim tecrübeleri işim olan eğitim ile birleştirerek başarı mentörlüğü yapıyorum.
Ben, sevgi dolu ve sonsuz hoşgörülü biriydim ve eğitimle insanların kolayca değişebileceğine inanıyordum. Fakat yöneticiliğe başladığım ilk yıllarda kurumun çalışanının her birimin ayrı ayrı iş tanımları olmasına ve işin yapılış biçimi öğretilmesine rağmen personelimizin iş tanımlarına dönem dönem uymadığını gördüm. Bunun sebebi çalışan personelimiz bir süre sonra işi garantilediğinde her bir çalışan kendi iş kuralını oluşturmaya ve işi kendine göre uydurmaya çalışıyordu. 


Personelin amacı iyi niyet çerçevesinde kendine uygun olduğu biçimde ve kendine göre değiştirmekti. Bu durumun kurumun işleyişi adına uygun olmadığını ve kurum adına oluşturulan iş tanımlarına uyulması gerektiğini defalarca söylemimize rağmen değişime direnen ve hala kendi kurallarını oluşturmaya çalışan kişilere otoriter davranış sergiliyordum. 


 Olaylara tarafsız gözle baktığımda aynı çalışan personelimiz gibi ben de hata yapıyordum. Otoriter ve öfke içeren bir ses tonu ile hitap ettiğimde bu davranışımın altında kendi adıma iyi niyet var ama ben de hata yapıyordum. 


Kurallara uymayan personeli incitmemek adına, ilgili kişiyi yanlış yaptığına ilişkin yazılı uyarmadığımda hatasını öğrenemiyor ve tekrarlıyordu. Tekrar hata yaptıklarında ise bu sefer ses tonum yükseliyordu. Süreç içinde gördüm ki insanlara eğitim vererek, işi anlatarak ve öğretmeye çalışarak kişilerin kısa süreli değiştiğini ve hatalarını bir süre sonra tekrarladıklarını gördüm. 
Asıl, neyi öğrendim biliyor musunuz? Benim değişmem gerektiğini... 


Şu an yaptığımız uygulama çok daha iyi sonuç veriyor; verilen iş doğru yapılmadığında yine işi anlatıyoruz, öğretiyoruz ama hala öğrenmekte direniyorsa artık iş tanımında bununla ilgili iş maddesini uyguluyoruz. Yani ilgili kişi ile önce konuşuyoruz bir sorunu var mı, yapabileceğimiz bir şey var mı diye, eğer hiçbir sorunu yoksa kişi değişime direniyorsa önce sözlü, sonra da yazılı olarak uyarmanın her iki taraf içinde daha hızlı bir çözüm olduğunu yaşayarak öğrendim.

Benim içinse en zor olan şey “ kuralları sevmeyi öğrenmek ve insanı çok daha derinden tanımaya çalışmak” oldu. 


İnsanı tanıdıkça işim kolaylaştı ve kuralları neden uygulamak zorunda olduğumuzu sevgi dili ile anlatıp uyguladığımda her şey çok daha kolay oldu.
İnsana dair öğrendiğim en önemli durum:”Eğer insanın saf kirlenmemiş tarafını, yani içinde  gizli kalmış ter temiz öz”’ünü ortaya çıkartabilirseniz her insan muhteşem güzellikte bir varlık. Böyle olduğunda da insan hem kendi adına hem de çalıştığı kurum adına mucizeler yaratıyor.


Deyim yerindeyse “Cabbar “bir kadınsınız ,“Amazon Kadını” da diyebiliriz sizin için, bu konuda anlatacaklarınız neler?

Kolay kolay pes etmem, cabbar bir kadınım.
 Amazon kadını da diyebiliriz, çocukluğumdan bu yana pes etmeyen sürekli olabilirliği ile ilgili mücadele eden hiçbir engel tanımayan bir yapım var. Bu yapımı çok beğeniyorum.
 Zorluklardan beslenen ve zorlukları çözüme götürmekten keyif alan
biriyim.


İş tanımınızın sürekli koşuşturma, kriz ve stres yönetimi ve zorluklarla mücadeleyi gerektiren dinamikleri olduğunu düşünüyorum. Sorum şu olacak: Nasıl başa çıkıyorsunuz?


Sürekli koşuşturma bana enerji veriyor; bu da hayattan keyif almamı sağlıyor.

Yöneticiliği yaşayarak öğrendim, bugün başarılı bir kadınsam bunu çevremdeki insanlara sevgiyle bakmayı öğrendiğim içindir.
İyi bir yönetici nasıl olmalı bu konuda kitap yazacak kadar; benden sonra gelecek yöneticilere yol gösterecek kadar iyi öğrendim.

Birlikte çalıştığım kişileri sabırla dinlemeyi öğrendim, onları çözümün parçası yaparak kendini bulunduğu yere ait hissetmelerinin önemini. 
Kriz anında önce çözümü onlardan beklemeyi ve beyin fırtınası sonunda kendilerini değerli hissettirmeyi… Bütün bunlar birlikte başarıyı getiriyor.
Yönetici stres anında ne kadar gerilirse gerilsin sakin kalmayı başarabilmeli. Bu konudaki başarımı da kişisel gelişim konusuyla ilgilenmeme borçluyum.


Sizi ne zaman görsem bakımlısınız, tabir yerindeyse iki dirhem bir çekirdek… Bunca iş, sorumluluk ve bir de üstüne bakımlılık… Bu konuda düşündüklerinizi rica edebilir miyim? 


Takım elbiseyi çok seviyorum; hem dişi hem ciddi hem saygın gösteriyor kadını. Doğallığı seviyorum giysi seçerken ve tabii bunu tamamlayan saç ve yüz makyajında da öyle. Saçımda da genellikle doğal görünen modelleri tercih ediyorum.
Ben elbiseyi de çok severim, hatta kırmızı giymeyi de. İnsanın bir tarzı olmalı diye düşünenlerdenim. Benim de tarzım biraz kadınsı, biraz ciddi, biraz saygın karışımı.


Sosyal sorumluluk projelerine destek veriyorsunuz?


İmece yolu ile yardımlaşmanın aslında sosyal yardımlaşma projesi olduğunu en daha çocukken ailemden öğrendim.

Alışveriş merkezinde, önemli günlerde, stand açmaları için sivil toplum örgütlerine yardımcı oluyoruz. Bizden destek istenmesi yeterli…
Alışveriş merkezimizin yan sokağı ile ilgili hayalimi Tepebaşı Belediye Başkanımız Ahmet Ataç’ a açtığımda; başkanımızın bu kadar hızlı projeyi gerçekleştirmesini asla beklemiyordum. Ve bugünkü hale geleceğini ben de düşünememiştim. Bugün “ Hanımeli Sokak” bizim gururumuz. Kadınlar bizim baş tacımız.

Çocuklara da değer veriyorsunuz?

Çocuklar bizim geleceğimiz, her çocuk sinemaya gidemiyor, her çocuk dışarıda yemek yiyemiyor. Kırsal kesimde yaşayan ve çoğu hiç sinemaya gitmemiş. Çocuklara belli günlerde sinema izletmek, bowling oynatmak ve bazen BurgerKing’de yemek yedirmek bizim için çok keyifli.
Ekip olarak bu tür çalışmaları yani sosyal yardımlaşma projelerini çok seviyoruz; ancak desteklerimizi kurallar doğrultusunda gerçekleştirebiliyoruz…

“Sevgi paylaştıkça güzel… Hayat karşılıklı anlaşabildiğiniz ölçüde değerli …” diyerek uğurladı gülen gözleriyle Zehra Kutlu…
Teşekkür ediyorum kendisine hem okurlarım adına hem kendi adıma.
Teşekkürler AMAZON KADINI…