Dil, bir toplumu oluşturan insanların düşüncelerinin o toplumda ses bakımından mana bakımından geçerli ortak öğeler ve kurallardan yararlanılarak aktarılan çok yönlü bir sistemdir. Dil kültürün taşıyıcısıdır ve vazgeçilmez öğesidir. Bir millete özgü duygu, düşünce ve mefkure birliğinin oluşturduğu ortak ruh olan kültürü gelecek kuşaklara aktaran sistemdir dil... Özele indiğimizde  dil, ülkemizin milletimizin bölünmez bütünlüğünü sağlayan en temel unsurlardandır. Nitekim 1982 Anayasasında "Türkiye Devletinin Dili Türkçedir."  maddesi de dilin  milletimiz için ne kadar öneme haiz olduğunu göstermektedir. Dilin bir milletin geleceği ve devamlılığı bakımından önemi bu derece açık iken güzel Türkçemizi erozyondan ne derece koruyoruz ve ne derece önemsiyoruz ? Tabi bu soruyla muhatap olanlar istisnalar olmakla birlikte hep bir ağızdan Türkçemizi önemsediğini söylecektir. Fakat işin esası böyle mi, takdirlerinize bırakıyorum. Zaman zaman siyasilerin kimi zaman da farklı kesimlerin gündeme getirdiği bir konu var: Yabancı tabela çılgınlığı.  Çarşıda, sokaklarda, alışveriş merkezlerinde, gezintiye çıktığınızda siz de farkediyorsunuzdur yabancı tabela çılgınlığını... Ya da bu durum nazarı dikkatimizi celbetmemişse duyarsızlaşmışız demektir. Psikolojide duyarsızlaşma; aynı koşullu olay ya da durumla tekrar tekrar karşılaşılması sonucunda tepkilerin gittikçe azalmasıdır. Aslında tekraren yaşadığımız bir çok şeye duyarsızlaşıp alışıyoruz. Tabi bu, olayın psikolojik boyutu... Yabancı tabelalara duyarsızlaşsak da önlerinden geçtiğimiz dükkanların, mağazaların, pastanelerin, otellerin hatta çay kahve satan yerlerin isimlerine lütfen dikkat ederek bir bakalım.  Belki yarısından fazlası yabancı dillerde yazılan tabelalardır.                             

 Tabi yaşadığımız ekonomik sistemde hiç yabancı tabela olmasın hepsi Türkçe kelimelerden oluşsun diyemeyiz. Dünyanın çesitli ülkelerinde ün yapmış firmaların Türkiye'de Türkçe isim kullanması marka patent hakları açısından düşünülemez bile. Ancak günümüzde olduğu gibi herkes her aklına geleni kocaman harflerle işyerlerinin alnına yazmamalı. Çünkü dil kirliliği çevre kirliliğinden kat be kat tehlikeli bir durumdur.                                       

 Son zamanlarda baktıysanız sokaklarda bu yetmezmiş gibi arapça tabelalar boy gösterdi ve sokaklar şenlendi.(!)  Bunu tahammülsüz olarak yorumlamamak gerekir. Konuyla ilgili düzenlemeler yapılamaz mı tabiki yapılabilir. Belediyeler düzenleme yapabilir. Başka bir yönden yabancı tabelalara ek vergi getirilebilir. Aslında istediğimiz de konuyla ilgili bir çok çalışma yapılabilir. Mühim olan istemek ve Türkçemizi önemsemektir.

- - - -