Açık söylüyorum; yükseliş Marmara, Ege ve Akdeniz Bölgesinde gerçekleşiyor. Ancak İç Anadolu’da, Karadeniz’de seçimlerden bu yana stabil seyrediyor, anketlerde böyle çıkıyor. Onun için bu bölgelerde seçim öncesinde hem adaylarımızı tanıtmak hem de oy grafiğimizi yukarı çekmek üzere yoğun bir çalışma temposu içerisine giriyoruz. Bu seçimlerden önce son gelişimiz değil. Seçimlerden önce ilk gelişimiz. Tekrar bu bölgeye geleceğiz, yerelde de yoğun çalışmalar gerçekleştireceğiz.

Türkiye’nin ciddi önemli meseleleri var, bunları da gündeme taşımak istiyorum. Bunlardan bir tanesi biraz da siyasetin gündemine bizim tarafımızdan taşındıktan sonra tartışma konusu olan Diyarbakır’da bir bulvara bir vatan haininin isminin, Cumhuriyete karşı isyan etmiş bir çapulcunun verilmesi kararının kayyım tarafından alınmış olması. Bunun net Türkçesini söyleyelim; bu karar Diyarbakır’da kayyım görevini yapan vali tarafından alınmamıştır. Bir vatan haininin bulvara isminin verilmesi kararı Recep Tayyip Erdoğan’ın kararıdır. Cumhuriyetin 100. yılını İstanbul’da boğazda Türk donanmasının yapmış olduğu geçit töreninde bütün devlet geleneğine ve dünya denizcilik geleneğine aykırı olarak sancak gemisinden izlemesi gerekirken Vahdettin Köşkü’nden izleyerek Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne karşı ruhunun derinliklerinde gizleyemediği öfkesini yansıtan Recep Tayyip Erdoğan şimdi de Cumhuriyetimizin 100. yılında Cumhuriyete isyan etmiş ve bu isyanından dolayı asılmış bir vatan haininin ismini Diyarbakır’da bulvara veriyor. Buradan Recep Tayyip Erdoğan’a soruyorum, AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan; 3-5 bölücü oyu almak için Türk askerinin, Türk polisinin kanına girmiş, masum sivilleri öldürmüş, İngiliz emperyalizminin kışkırtmasıyla isyan çıkartarak Türkiye’nin Musul ve Kerkük harekatını engellemiş bu adamın adını bulvara verdikten sonra bu bulvarın üzerindeki göbeğin adını Abdullah Öcalan göbeği mi koyacaksın? Buradaki üstgeçitlerin adı Murat Karayılan, Cemil Bayık üstgeçitleri mi olacak? Abdullah Öcalan denen vatan hainiyle Şeyh Sait denilen vatan haini arasında ne fark var? Her ikisinin elinde de Türk askerinin kanı yok mu? Sen övüne övüne, “Ben başkomutanı” demiyor musun? Hangi başkomutan kendi askerini öldüren şerefsizlerin adını bulvarlara verir? Bu kabul edilebilir değildir. Biz bu ismi kabul etmeyeceğiz ve Türk siyasetinin gündeminden valilik geri adım atana kadar, Recep Tayyip Erdoğan geri adım atana kadar her gün gündemde tutacağız.

Ciddi bir başka gelişmeyi de Yeni Şafak’ta çıkan bir haberde gördük. Yeni Şafak, iktidarın propaganda organı genç subaylara saldıran FETÖ’cü ahlaksız bir dille saldıran bir haber yapmış. Yeni Şafak, pis elini Türk ordusundan çek. O senin ‘teğmenler cuntası’ diye saldırdığın genç teğmenlerden bir tanesi Alperen evvelsi gün şehit düştü. Bu genç teğmen çocukları asla ve asla pudra şekeri çekip ihale alan kendi adamlarınla karıştırma. Bu gençler Türkiye’nin birliği ve dirliği için cephelerde savaşıyorlar, terörle mücadele ediyorlar, gazi oluyorlar, şehit oluyorlar. Terbiyesiz adamlar, FETÖ’den öğrendiğiniz taktiklerle yetmedi mi Türk ordusuna saldırdığınız? Göğsüne Atatürk resmini takmayı reddeden bir adam Türk askeri olmaz, Türk subayı olamaz. Kendi başkomutanının hem de ebedi başkomutanının fotoğrafını göğsüne takmayan adam ancak düşman ordusunun komutanının göğsüne takar. Eğer bazı genç teğmenler buna tepki göstermişlerse çok haklıdırlar. Kanlarının gereğini yapmışlardır, şuurlarının gereğini yapmışlardır. Yeni Şafak’ın hangi kanı taşıdığını biliyoruz, o kanın da Türk kanı olmadığını biliyoruz. Onun için de çok normaldir yapmış olduğunuz saldırılar. Biz, Türk ordusunu uğradığı bu saldırıda bu genç kardeşlerimizi genç subayları uğradığı saldırıda yalnız bırakmayacağız.

Biz, Zafer Partisi olarak yerel seçimlere giderken İyi Parti’ye bir çağrı yaptık. Bu çağrıda üzerinde anlaşamadığımız hususları erteleyerek veya parantez içine alarak seçimde bir işbirliği gerçekleştirelim dedik. Böyle bir işbirliğinin yüzde 20’lik bir potansiyeli temsil ettiğini, Türk milletini iki kutup arasında ayrışmaktan kurtaracağını ifade ettik. Bundan dolayı bu teklifimiz seçmen zemininde büyük bir sevinçle karşılandı. Ancak şu ana kadar hem bu çağrımıza hem de Sayın Akşener’i ziyaret etmek için yapmış olduğum başvuruya bir cevap alamadım. Biz, Zafer Partisi olarak Türk milletinin menfaatlerini her türlü kişisel gururun üzerinde tutarak siyaset yapıyoruz. İyi Parti’ye yapmış olduğumuz bu işbirliği çağrısına en kısa zamanda artık İyi Parti’den de cevap beklemenin hakkımız olduğunu aynı zamanda Atatürkçü vatansever seçmenin de hakkı olduğunu düşünüyoruz. HÜDA PAR’a randevu veren İyi Parti Genel Merkezi’nin Zafer Partisi’ne de randevu vereceğini tahmin ediyoruz.

Cumhuriyet Halk Partisi daha doğrusu Yeni Cumhuriyet Halk Partisi, HDP ile kol kola. Genel Başkanı Şeyh Sait’e hain diyemeyen, Şeyh Sait isyanı sırasında öldürülen, katledilen, şehit edilen binlerce yurttaşımızın akrabaları için elemlenmeyip Şeyh Sait’in isyan sırasında öldürülen arkadaşlarının akrabalarının üzüntülerini gündemine alan bir siyasetçi. Bu söylediklerimin hiçbirisi zan değil. Bizzat Özgür Özel’in açıklamaları. Doğrusu bu hayret verici. Özgür Özel’in rahmetli Atatürk’ün ruhunu ağır şekilde incittiğini düşünüyorum. Genç cumhuriyete karşı gerçekleşen emperyalist bir isyanı, işbirlikçisini bu kadar koruması ve isyan bastırılırken olan olumsuzluklar her ne ise hiçbir olumsuzluk yok benim dedem oradaydı. İsyanı bastıran subaylardan birisiydi. Şeyh Sait’i asılmaya götüren birliğin komutanıydı. Biz bildiklerimizi anlatmıyoruz da hangi olumsuzlukmuş? Atatürk’ün haberinin olmadığını söylemek eğer tarih konusunda cehalet değilse siyaset konusunda ihanettir. Özgür Özel’e bu konuda benimle televizyona çıkıp isyanı tartışmasını öneririm. Ben Atatürk’ü savunacağım. O kimi savunacak merak ediyorum."