Mavi Balina, Mariam ile Momo'dan sonra Mavi Bebek oyununun ortaya çıktığını ve en büyük görevin aileye düştüğünü belirten Çağla Yılmaz’ın açıklaması şöyle:

''Çocuğun davranışlarında bir değişikli fark ediliyorsa, sessizleştiyse, korku belirtileri gösteriyorsa, sizden uzaklaştıysa, iletişim kurmuyorsa, odasından çıkmıyorsa, gergin tavırlar sergiliyorsa muhakkak dikkat edelim.

Mavi Bebek oyunu Mavi Balina, Mariam ve Momo gibi kademeli tehlike içerikli ve online şekilde oynanıyor. Oyunlar çocukların hem zihinsel, psikolojik ve bedensel süreçleri ciddi anlamda tehdit ediyor. Uygulamaların en tehlikeli tarafı, indirilerek oynanmamasıdır. Çocuğunuzu kontrol etmek için telefon içerisindeki uygulamalara bakmanız yeterli değildir. Daha çok sosyal ağlar üzerinden kullanıcılarına link gönderiyor ve çocuklarla bağlantı kuruyor. Daha sonra oyunun içerisine dahil ediliyor. Oyunlara ulaşım ne yazık ki çok kolay. Özellikle son zamanlarda adını sıkça duyduğumuz Mavi Bebek oyunu, çok hızlı bir yayılım gösteriyor. Ciddi anlamda kullanıcı kitlesi var. Oyunlara katılan çocuklar, genellikle 9-16 yaş arasındadır. Oyun, kademeli olarak çocuklara tehlike içeren görevler veriyor. Bu görevlerin her tamamlanmasında kanıt olarak bir görsel istiyor. Her bölüm tamamlandıkça yeni bir görev geliyor.

Çünkü uygulama oyun görevleri gönderilirken aynı zamanda bir casus programla beraber özel bilgilere erişebiliyor. Arkadaşlarıyla mesajlaşmaları, galerideki görsellere, ailenin görsellerine, kameraya izleyerek ev içerisindeki eşyaların yerine, aile sayısı, kardeş ismi olmak üzere akla gelemeyecek detaylı bilgilere ulaşabiliyor. Daha sonra çocuğu özel bilgileri deşifre etmek, aile üyelerine zarar vermek gibi tehditlerle çocuğun oyunda aktif kalmasını sağlıyor.

Çünkü o saatler kontrolün daha az olduğu, erişkinlerin uyuduğu ve ev halkının ayakta olmadığı dilimdir. Aynı zamanda karanlığın vermiş olduğu korkudan beslenerek çocuklara oyunu mecbur kılıyor. Mavi bebek oyunu özellikle bir ses kullanıyor. Bu sesler çocukta illüzyon meydana getiriyor. Sesin vermiş olduğu illüzyon ile bir hipnoz hali ve sonrasında devam eden tehlike süreci başlatıyor. Yakın zamanlardan şahit olduk. Aynı oyunda dahil olarak bir arkadaşını öldürdü. Kontrol edemeyen, bilgimiz dışında ilerleyen süreçler çocuklarımızın geleceğine ve hatta yaşamların mal oluyor. Bu anlamda yapılması gereken en önemli adımlardan biri eğer becerebiliyorsak telefondan ve sosyal medyadan uzak tutmaktır. Net ve kesin çözüm budur. Sosyal medya sadece tehlikeli oyunları değil, sosyal ahlakın ve iletişimin bozulmasına, ders başarısının ve aile ilişkisinin düşmesine, şiddet içeren davranışları öğrenmesi gibi birçok davranış bozukluğuna sebep veriyor. Çocuğunuzu telefondan uzak tutamaz isek şifresini çocukla paylaşmamak gerekiyor. Telefonu aldı yan odaya gittiyse muhakkak ara ara kontrollerde bulunalım.

Çocuğun davranışlarında bir değişikli fark ediliyorsa, sessizleştiyse, korku belirtileri gösteriyorsa, sizden uzaklaştıysa, iletişim kurmuyorsa, odasından çıkmıyorsa, gergin tavırlar sergiliyorsa muhakkak dikkat edelim. Özellikle de gece kalkıp kontrol edelim. Oynadığı oyunlara, telefon ile geçirdiği vakitlere bakalım. Sosyal medya kullanmasına bir sınır getirelim. En önemlisi çocuğumuzla güvenli bir ilişki kuralım. Çocuklarımızla iletişim bağlarımızı güçlü tutmazsak, sadece sosyal medyandan değil sosyal çevreden de koruyamayız. Bu gibi kademeli ve tehlikeli oyunlarda en büyük görev aileye düşüyor. Çünkü çocuğunu kontrol etmek, güven vermek ve her şeyinden haberdar olmak ailelerin ilk görevidir.”