Tıbbi Onkoloji Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Gürkan Güner, genç yaşta görülen kanser hastalığına dikkat çekerek, “18-40 yaş arası vakaların, son 10 yılda yaklaşık yüzde 20-25 oranında arttığını görüyoruz. Erken tanı çok önemli. Hastalığı ne kadar erken yakalarsak hastanın kurtulma şansı o kadar fazla oluyor” dedi.
Dr. Öğr. Üyesi Gürkan Güner, 4 Şubat Dünya Kanser Günü dolayısıyla, kanser hastalığına yönelik çarpıcı açıklamalarda bulundu. Son 10 yılda kanser vakalarının yüzde 20-25 civarında arttığına dikkat çeken Dr. Öğr. Üyesi Gürkan Güner, kanser yaşının düştüğünü ve vakaların genç yaşta olduğunu ifade etti. Dr. Öğr. Üyesi Güner, “Kanser maalesef çağımızın hastalığı. Kalp hastalıklarından sonra en fazla ölüme neden olan hastalık. İleri yaşlarda görülen bir hastalıktı ancak yapılan çalışmalardan kansere erken yaşlarda da rastlayabileceğimizi görüyoruz. Özellikle erişkin yaşta 18-40 yaş arası vakaların, son 10 yılda yaklaşık yüzde 20-25 civarında arttığını görüyoruz. Bu, bizi endişelendiriyor. Özellikle; lenfoma, testis, sarkom, beyin tümörleri, meme kanserleri gençlerde daha sık görülüyor. Mide kanseri ve kolon kanseri gibi normalde daha ileri yaşlarda görülen kanser çeşitleri de artık gençlere inmiş durumda. Erken yaşta görülen kanserler ne yazık ki daha agresif seyrediyor. Yani 70 yaşında bir mide kanseri hastası ile 30 yaşındaki bir mide kanseri hastası karşılaştırıldığı zaman, 30-35 yaşındaki kişinin hastalığı daha kötü geçebiliyor” ifadelerini kullandı.
Yaşanan vaka artışının bir sebebinin kalıtsal olduğunu dile getiren Dr. Öğr. Üyesi Gürkan Güner, “Bazı kanserlerin kalıtsal geçtiğini biliyoruz. Örneğin; meme kanserinde veya yumurtalık kanserinde ailesel bir geçiş söz konusu olabilir. Örneğin; 45 yaşındaki bir kadın meme kanseri ise, annenin çocuklarında meme kanseri gelişme riski artıyor. Mutlaka aile taraması öneriyoruz. Tarama, kanserin fark edilmesi ve tedavi edilebilmesi için çok önemli. Elbette kanserin oluşum nedenlerinin hepsi kalıtsal değil.” şeklinde konuştu.
Dış etkenlerin de kansere sebep olduğunu ifade eden Dr. Öğr. Üyesi Güner, “Son dönemde yeterli egzersiz yapılmıyor. Herkes masa başı çalışıyor. Sağlıksız beslenme ile birlikte obezite artıyor. Çalışılan ortamların, hava kirliliklerin kanser riskini arttırdığı ifade ediliyor ancak kalıtsal ve çevresel etkenler dışında kanserli hücreyi oluşturan ancak nedenini bilmediğimiz etkenler var. Yani; kilonuz yerinde olabilir, sigara içmiyor olabilirsiniz, spor yapıyor olabilirsiniz ancak yine de bu hastalığa yakalanabilirsiniz. Nedenlerini ise henüz bilemiyoruz. Bununla ilgili araştırmalar ve çalışmalar devam ediyor.” dedi.

Kanser hastalığına akıllı ilaç yöntemi 

Akıllı ilaç yöntemiyle 10-15 yıl öncesine kadar tedavi alanında yol kat edildiğini de söyleyen Dr. Öğr. Üyesi Güner, akıllı ilaçlar sayesinde dördüncü evrede olan bir hastanın yaşama şansının arttığına dikkat çekti. Dr. Öğr. Üyesi Güner, “Bundan 10-15 yıl öncesinde, kanserli bir hasta dördüncü evredeyken hayatını kaybedecek duruma gelirken, şimdi yüzde 90-95 oranında daha uzun yaşıyor. Akıllı ilaçlar tedavi anlamında elimizi güçlendiren yöntemler. Kanserde en önemli şey; erken tanı. Hastalığı ne kadar erken yakalarsak hastanın kurtulma şansı o kadar fazla oluyor.” ifadelerini kullandı. Toplumsal farkındalığa vurgu yapan Dr. Öğr. Üyesi Güner, “Önümüzdeki süreçte, toplumsal önlemler gerekiyor. Önlem alınmazsa, 2030’da, 2040’da kanser vakaları artacakmış gibi görünüyor. Çevresel faktörlerin de düzenlenmesi gerekiyor. Sigara içen bir kişinin bırakması gerekiyor, günde yarım saat tempolu yürüyüş öneriyoruz. Beslenme çok önemli. Sebze, meyve tüketimini artırmak gerekiyor. Haftada 1-2 kırmızı et tüketilerek, balık tüketiminin artırılması gerektiğini söylüyoruz. Tam tahıl ürünlerinin tüketiminin artırılması gerekiyor” dedi.