Sosyolog Robert Maciver, kültür ve uygarlık kavramlarını birbirinden ayırır: “Kültür, yaşayış ve düşünüş tarzımız; sanat, edebiyat ve dinle ilgili değerlerimiz; âdet, gelenek ve eğlencelerimizdir. Uygarlık ise, insanın yarar sağlamak amacıyla ve belirli bir hedefe ulaşmak üzere kullandığı her türlü araç ve gereçlerdir.” 

Ziya Gökalp de kültürle uygarlığı birbirinden ayrılan yönlerini belirtir. Ona göre “Kültür bir ulusun kendine özgü dil, ahlâk, hukuk, din, estetik, ekonomi, fikir ve fen hayatlarının ahenkli bütünüdür. Uygarlık ise bireysel iradelerle ve metotlu çalışmalarla meydana getirilen bilim, bilgi ve tekniklerin tümüdür.
Bilgi, teknik ve metotları uluslar birbirinden alabilir. Bu nedenle bunlar uluslararasıdır, kültür ise ulusaldır.”

Ziya Gökalp’in düşüncesine göre; duygular, değer yargıları ve idealler kültürü; bilim ve teknoloji ise uygarlığı oluşmaktadır. Ona göre kültür ulusal, uygarlık uluslararasıdır. Ancak Ziya Gökalp, kültür ve uygarlığı birbirine kapalı, birbirini etkilemeyen ayrı sistemler olarak görmez. Tersine kültürle uygarlığın etkileşim içinde olduğu kanısındadır. Bu görünüşü İstanbul’ da çıkardığı “Halka Doğru” adlı dergide şöyle dile getirir: “Ulusal kültür, yalnız halkta vardır. Yüksek bir eğitim ve öğretim görmüş olan aydınlarda uygarlıkta vardır. ’’

Unesco tarafından 2003 yılında hazırlanan; "Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesi" ülkemiz tarafından da imzalanarak yürürlüğe girmiştir. Somut olmayan kültürel miras terimi Sözleşme’de ; "Toplulukların, grupların ve kimi durumlarda bireylerin, kültürel miraslarının, bir parçası olarak tanımladıkları uygulamalar, temsiller, anlatımlar, bilgiler, beceriler ve bunlara ilişkin araçlar, gereçler ve kültürel mekânlar" olarak tanımlanmaktadır.

İşte bu çerçevede, Osmangazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç .Dr. Adem Koç’un editörlüğünde hazırlanan ; "Eskişehir’in Somut Olmayan Kültürel Mirası" adlı kitap yayımlanarak  pek çok sözlü edebiyat verimi kayıt altına alındı. Beş aylık bir sürede Eskişehir’e bağlı 14 ilçe ve 185 köy adım adım taranarak ciddi, disiplinli ve sistemli bir çalışmayla vücuda getirilen bu eser, derli toplu ilk bilimsel örnek olması bakımından önem arz etmektedir.

 Sözlü Gelenekler ve Anlatımlar, Gösteri Sanatları, Toplumsal Uygulamalar, Ritüeller ve Şölenler, Doğa ve Evrenle İlgili Bilgi ve Uygulamalar, El Sanatları adı altında beş grupta toplanan kültürel değerler, onlarca alt maddeden oluşmaktadır. Büyük boy 255 sayfa olan kitap, yüzlerce orijinal görsel objeyi de içermektedir.

Bu eserin her Eskişehirlinin ve Türk kültürüne hizmet vermek isteyenlerin kitaplığında bulunmasını temenni ederim. Değerli hocamız  Doç. Dr. Adem Koç’u da Türk kültürüne böyle bir kitapla katkı sağladığı için kutlarım.