MOHANJİ
O, bir insanlık aşığı, 
Ve diyor ki:
Bugün dünyanın ihtiyacı olan tek şey SEVGİ… 
Savaşlara ihtiyacımız yok. 
Kan dökülmesine gerek yok.
“Gerçek zenginlik, aldığımızdan değil, bu toprağa verdiğimizden gelir".diyor… 
“Türkiye'de kendimi evimde hissettim.  İnsanın mutlu olduğu, gitmek istediği yer;  sevginin olduğu yerdir; sevildiğin, kabul edildiğin yer…”

Mohanji kimdir, diye sorsam kendinizi nasıl tanıtırdınız? 


Ben bir insanlık aşığıyım, insanlığı seviyorum. Bugün dünyanın ihtiyacı olan şeyin insanlık olduğuna inanıyorum
İnsanları seven, insanların iyiliği için çaba gösteren biriyim.
Mohanji, olarak tanınıyorum ve kendimi insancıl biri olarak kabul ediyorum.
İnsanlık derken, tüm insanlara kardeşlerimiz, kuzenlerimiz ya da akrabamız olarak bakmalıyız. Bütün insanlar akrabadır. 
Doğa, kuşlar, hayvanlar, su, hava ve toprak gibi diğer parçalardan da sorumlu olmalıyız. Her şeyden biz sorumluyuz. Yani, insanlar olarak tamamen insan olarak yaşıyoruz ve aynı zamanda dünyadaki her şeyden sorumluyuz.
Savaşlar, kan dökme, nefret, öfke, bu bizim için doğal değil. Onlara ihtiyacımız yok. 
Sadece sevgiye, şefkate, nezakete ihtiyacımız var, birbirimize yardım edebiliriz bu konuda. 
İnsanca yaşanabilecek bir dünyayı sadece “sevgi, şefkat” duygularıyla yaratabiliriz. 
Savaşlara ihtiyacımız yok. Kan dökülmesine gerek yok. 
Ben, Mohanji bir insanlık aşığıyım.
 İnsanlığı seviyorum. 
İnsan gibi yaşamayı seviyorum.


Felsefenizi öğrenebilir miyiz? 


Benim yaşam felsefem çok basit, karmaşık değil. 
Yaşanan bir felsefe…
Felsefemiz inandıklarımızdır. Yani bir şeye inanıyorsak, onu yaşamalıyız. Yoksa bize ait olmaz. Sadece kelimelerden ibaret kalır
Bu felsefeyi kendi hayatımla ifade ediyorum. Açık bir felsefeniz varsa, tam olarak ne istediğinizi biliyorsanız, onu yaşamalı ve davranışlarınızla göstermelisiniz. Yoksa ezbere bir şey öğretemeyiz. 


Dönüşümü nasıl gerçekleştirebilirsiniz?

Benim için maneviyat basitçe, sınırlı olan bir şeyden sınırsız bir şeye dönüşüm anlamına gelir. Peki, bu dönüşümü nasıl elde edeceğiz? 
Neyse vermek istediğiniz mesaj, bunu yaşamak zorundasın. Ben bunu her gün deneyimlemezsem, öğretebileceğime inanmıyorum. Bunu her gün, her an yaşamazsam, insanlara vermeye de uygun değilim, diye düşünüyorum.
Öyleyse, yaşam amacınıza geçelim…
Yaşam amacım, dünyayı en yüksek sevgi, nezaket, şefkat ve özverili değerlerle birleştirmektir. 
Merhametli olmanın insanlar için en kutsal görev olduğuna ve en iyi eylemin“Ahimsa” yani “Şiddette Başvurmama” olduğuna inanıyorum.
Önce kendim yaşamalı ve örnek olmalıyım; düşüncelerde, kelimelerde veya davranışlarda. 
Sadece insana değil, tüm türlerdeki diğer varlıklara karşı da insana olduğu gibi saflık, şiddetsizlik, koşulsuz sevgi gösterilebilmeli. 
"Gerçek zenginlik, aldığımızdan değil, bu toprağa verdiğimizden gelir". Diye düşünüyorum.
Bu felsefeyi yaymak için yaptığınız çalışmalardan söz edelim…
Amacım, insanları “SEVGİ; ŞEFKAT; ŞİDDETSİZLİK “ platformunda birleştirebilmek…
Topluma değer katan, kişisel olmayan, dünya ailesi istiyorum. Dünyada tek olsun bu aile ve orada ayrım, şiddet olmasın. 
Bu benim hayalim, rüyam, ütopyam….
Bu amaçla, özverili eylemlerle insanların iyilikseverlik ve şefkatlerini ifade etmeleri için platform görevi üstlenen kâr amacı gütmeyen dernek, vakıf:
”  AmmucareCharitableTrust-(Ammucare Yardım Sevenler Derneği) (Hindistan), ACT Foundation( ACTVakfı) (Tüm Dünya’da), Act4Hunger, ( Açlığa Karşı Yardım), Himalaya Geleneksel Yoga Okulu, Diller, Dans ve Dövüş Sanatları, Dünya Bilinç Antlaşması ve Erkenci Kuşlar Kulübü”   kurduk.


Pek çok ülkede kurduğunuz sivil toplum kuruluşları var, beklentiniz nedir?


Her zaman gerçek felsefenin karmaşık olmadığına, basit olduğuna inandım. Felsefemin temel ilkelerinden biri şiddetsizliktir ya da Sanskritçe'de buna “Ahimsa” denir. 
Şiddet sevmem. Bu benim anahtar öğretim.
 İnsanlara düşüncelerinde, ifadelerinde ya da sözlerinde ve ayrıca eylemlerinde şiddete başvurmamalarını söylüyorum. Bunun yerine, koşulsuzca sevin. 
Hayattayken bu dünyada yapabileceğiniz en iyi şey, dünyanın iyi ya da daha iyi olduğundan emin olmaktır.
 Birlikte hayal edelim: “İyi bir dünyada yaşıyoruz ve buradayken parlaklığı, sevgiyi, şefkati yayıyoruz ve gelecek nesillere daha iyi bir dünya veriyoruz.” İşte benim amacım bu, bunu başarmak. 
Tüm uygulamalarım ya da öğrettiğim her şey, meditasyonlar, Kriyalar, öğrettiğim teknikler insanları önceden edindikleri bağlardan kurtarmak içindir.


Bağlardan, sınırlardan söz ettiniz nedir bunlar? 


Bizim en büyük sınırlamamız kalıplarımızdır.
Kalıplaşmış bir yaşamımız var; alışkanlıklar, duygular, bağımlılıklar gibi hayatta tekrar tekrar tekrarladıklarımız. 
Birçok şeye bağımlıyız. Hayatımızı kontrol eden bir sürü şey var. İnsanlar , mal varlığımız, ilişkilerimiz,kariyerimiz… gibi pek çok şey hayatımızı kontrol ediyor ve biz bunun içinde boğuluyoruz.

Toplum ve öğretiler konusunu biraz açar mısınız? 


Toplum bize öğretilerini aktarıp bizi sınırlandırıyor.
Bunlar nedir derseniz: Yetiştirilme şeklimiz, eğitimimiz, dinimiz, gelenek göreneklerimiz. 
Doğduğumuz andan itibaren günlük hayatta bizi etkileyen çok; ama çok şeyimiz var. Bizi bir çerçevenin içine koyuyorlar. Biz sınırlamalar demetiyiz.
 Hâlbuki biz çok güçlüyüz. Bütün sınırlamalar zihnimizde. İnsan olarak bunları yenebilecek güç içimizde; ama biz farkında değiliz. İşte ben bu farkındalığı yaratmak istiyorum. 
Yani amacım insanları sınırsız olma bilincine getirmektir.


 Türkiye’ de neler yapmak istiyorsunuz?


Türkiye'ye geçmişte iki- üç kez geldim. Ama o zaman bir şirkette çalışıyordum, yani iş içindi. 
2021 Şubat ayında buraya bir program yönetmeye geldim. 
Türkiye'de sevdiğim şey, yemekler dışında, elbette, insanlarla olan bağlantımızdı; çok derin bir bağ ve sevgi. 
Türkiye'de kendimi evimde hissettim.  İnsanın mutlu olduğu, gitmek istediği yer;  sevginin olduğu yerdir; sevildiğin, kabul edildiğin yer. Türkiye’de kendimi iyi hissettim, bu kez çok hissettim.
Türkiye'de yapmak istediğim şey, burada tanıdığım, bağ kurduğum insanların yaşamlarına ışık getirmek istiyorum; daha fazla parlaklık vermek.
Aslında yapmak istediğim, zaten içlerinde var olan gücü ortaya çıkarmak.


Sevgiden söz açılmışken Mevlana Celalettin-i Rumi ‘yi, Yunus Emre’yi okudunuz mu?


 Evet, Yunus Emre'yi biraz biliyorum ve Rumi’nin hayranıyım. Onu seviyorum.

Çalışmalarınız konusunda daha detaylı bilgi isteyebilir miyim?


Dünyada yapmak istediğim şey, insanları sevgi denen tek bir platformda birleştirmek.
 Merkez ofisimiz İsviçre' de -MohanjiInternational İsviçre. İsviçre'ye kaydoldum çünkü burası, uluslararası bir organizasyonu kaydedebileceğiniz ve uluslararası alanda aktif olabileceğiniz bir ülke. Sadece kendim ve kişisel ailem için değil, yanımda duran, benimle yürüyen tüm insanlar için, hepsi varisim.
Küresel bir aile yaratmaya çalışıyorum. "Tek dünya, tek aile" diyorum, insanları rengin, sosyal sınıfın, ülkenin, dinin, dilin ötesinde tek bir aile olarak birleştirmek. Birlikte barış içinde yaşayabilmemiz için bunun gerekli olduğunu düşünüyorum.
Şu anda 95'e yakın ülkede faaliyetteyiz. Yaklaşık 20 ülkede kayıtlıyız.
Dezavantajlı kişiler için yiyecek, kıyafet ve bazen mülk, arazi vb şeyler temin ediyoruz. 
Çocuklara, terk edilmiş yaşlılara, çaresiz insanlara yardım etmeye çalışıyoruz. Kapasitemize göre elimizden geldiğince onlara yardımcı oluyoruz. Umarım Türkiye'de de çok şey yapabilirim. 


 Uygulamalarınız arasında fiziksel sağlık meditasyonları  var mı?


Özellikle sağlık ve refah için Himalaya Okulu adı verilen bir kuruluşumuz var. Geleneksel Yoga Himalaya Okulu ve Himalaya Geleneksel Dövüş Sanatları Okulu var. Her iki okul da sağlık ve iyilikle bağlantılıdır. 
Programlarımızda sağlık ve esenliğe bağlı birçok etkinlik yapıyoruz ve bunun için insanları eğitiyoruz. Ayrıca bazı iyileştirme yöntemlerimiz var; temel olarak enerjileri temizlemek ve tıkanıklıkları açmak için. 
Şiddetsizlik önemli… Aşırılık olmamalı. Orijinal ve gelenekseli seviyorum, çünkü bunlar zamanla denenmiş; modern modifikasyonlardan daha yararlı olduğu kanıtlanmış. Bu yüzden geleneksel olanı tercih ederim, zamanla denenmiş geleneksel.


Gelecek yıl için bir” YOGA FESTİVALİ” üzerinde çalışıyoruz; sadece geleneksel Yoga değil” Ayurveda, Vastu,Pranayama” nin da yer aldığı bir festival. Vastu mimarî tarafı, Ayurveda fiziksel sağlık tarafıdır. 
Aynı zamanda sağaltımcı dövüş sanatlarımız var, fiziksel rahatsızlıkları ve tıkanıklıkları giderir
Her şeyi tek bir yerde, tek bir şemsiye altında toplamaya çalışıyoruz, böylece insanlar için yararlı olacak.
 Büyük bir festival, birkaç günlüğüne karnaval gibi… Büyük öğretmenler gelip bunu insanlara öğretecek ya da insanlara yardım edecek. COVID nedeniyle muhtemelen online olmak zorunda, ancak fiziksel olarak da yapmak istiyorum. Şimdilik plan aşamasında ve çok fazla lojistik gerekiyor; üzerinde çalışmaya devam ediyoruz. 2022 Haziran ayında organize edebilmeyi planlıyoruz.


Festivalin nerede olacağı belli mi? 


Henüz değil. Çeşitli seçeneklere bakıyoruz. İlginç olan, Suudi Arabistan'ın buna ilgi göstermesi.


 Tanıtımını yaptığınız bu faaliyetlere Türkiye'de ilgi var mı?


Evet, var ; ama bugüne kadar Türkiye'de sadece bir inziva gerçekleştirdik. Yerel halk, Türkiye halkı ile onların ne hissettiğini bilmek için şahsen etkileşime girmedim. Ancak  asistanım Dragana  yürüttüğü aktiviteler sonunda şu sonuca ulaştı:” İnsanlar bağlantı kurmaktan mutlu gibi görünüyor ve derin bir ilgi var. “
Dragana'nın felsefemizi insanlara götürerek harika bir iş çıkardığını düşünüyorum. Amacımız ülkelere değer katmak, topluma değer katmaktır. Farklı şekillerde insanları destekliyoruz; yiyecek, giyecek, barınak, yoga, meditasyon…
 Çeşitli şekillerde insanların hayatında daha fazla ışık yaratmaya çalışıyoruz. Öncelikli amacımız, insanların hayatına değer katmak, topluma değer katmaktır. Dünyanın her yerinde yaptığımız şey tam olarak bu. Farklı şekillerde insanların hayatlarını geliştiriyoruz. Bu yüzden Türkiye'de bunun için bir yer olduğuna inanıyorum.

 Himalaya Geleneksel Yoga Okulu'nu Türkiye'de açmayı düşünüyor musunuz?


 Himalaya Geleneksel Yoga Okulunu bir ara Türkiye'ye getirmek istiyoruz. Aslında kaç kişinin bunu üstleneceğine bağlı. Gelen insan sayısına göre onlara rehberlik etmek, onları güçlendirmek ve desteklemek istiyoruz. 

Şu anda insanlığın başına gelen en kötü şey COVID-19 ve pandemi ve savaş. Bu  konuda neler yapılabilir?

Herkes şiddeti olmayan faaliyetleri desteklemeli ve şiddet içeren şeyleri atmalıdır. Bu geliştirmemiz gereken bir kültür; nezaket kültürü, şefkat kültürü, şiddetsizlik ve tam olarak yapmaya çalıştığımız şey bu. 
Dünyadaki programlarımın çoğu ücretsizdir. Çünkü amacım insanları bilinçlendirmek. Sadece farkındalık yaratarak, toplumda dönüşüm yapabiliriz. Kimse kimseyi öldürmek istemez; içimizde oluşan öfke ve nefret bizi kavgaya sürüklüyor. 


Savaşlar, önce zihnimizde oluşuyor. Yani yapmaya çalıştığımız şey, kimseyi öldürmek zorunda olmadığımız konusunda da farkındalık yaratmak.
 Öldürmeyi, savaşları, insanları bağlayan, işkence eden hiçbir şeyi desteklemiyoruz. Sevgi ve nezaket ortamı yaratmak istiyoruz. 
Tüm satsang'larım ücretsiz, halka açık programlar ücretsiz, her şey ücretsiz; çünkü bunun insanlara ulaşmasını ve hayatlarında bir fark yaratmasını istiyorum. 
Şiddeti reddetmeliyiz, anarşiyi reddetmeliyiz ve kaynaklarımızı çaresiz insanlara yardım etmek için kullanmalıyız. 
Önce zihnimizde kültürel bir değişim yapmalıyız, sonra bu topluma ulaşır. 


Rekabetin nedenini hiç anlamadım. Neden yarışalım ki? Hepimizin dünyada kendi alanı var; kısaca hepimize ihtiyaç var. Hepimizin dünyada bir gerekliliği var. Bu yüzden yarışmamalı, destek olmalıyız. 
Bunun yerine, birbirinizi tamamlayıp, yardım edin ve daha iyi bir dünya yaratın. 
“Mohanji'nin bu dünyadaki değeri Mohanji'nin dünyaya verdikleridir.”
Hepimiz bu yönde düşünürsek, aldığımızdan daha fazlasını vermeye karar verirsek, dünya daha iyi bir yer olacaktır.
Vereceklerimiz kişilere göre değişecektir elbet…
”Zaman olabilir, sevgi olabilir, para olabilir, beceri olabilir, bilgi olabilir, yiyecek olabilir… 
Eğer insanlar sahip olduğu fazlalıkları dünyayla paylaşmaya isteklilerse, dünyada açlık, yoksulluk olmayacaktır. Savaş olmayacak, yıkım olmayacak ve herkes huzur içinde yaşayacak. 
Bugün dünyanın ihtiyacı olan bencil olmayan, nazik, şefkatli ve sevgi dolu insanlar.

 Çocuklarla ilgili neler yapıyorsunuz?


Dezavantajlı, imkânları kısıtlı çocukları gözetiyoruz.  Yiyecek, kıyafet, eğitim yardımlarımızın yanında sağlık konusunda da destek veriyoruz.

Dünyada dengeyi korumak için adımlar atmaya istekli, daha iyi bir nesil, daha güçlü, sevgi dolu, kinden arınmış bir nesil yaratmanın önemini biliyor, ona göre hareket etmeye önem veriyoruz.
 Başta da söylediğim gibi, insanlığın büyük bir hayranıyım, insanlık aşığıyım. Dünya, çocuklara çocuk gibi davranıyor. Bu büyük bir hata… Dünya çocuklara geleceğin yetişkinleri gibi davranmalı. Bu çok önemli… Meşgul olduğumuz için çocuklarımıza gereken önemi vermiyoruz. 
Bu yüzden onlara sadece destek vermekle kalmayıp, bireyselliklerini korumaları için güç vermeye çalışıyorum. Yani, onlar birey, onlar güçlü bireyler ve yarın onlardan bir ülkenin cumhurbaşkanı veya başbakanı gelecek. 
Bu nedenle çocukları dünyamızın geleceğini değiştirecek cesarete ve güce sahip olacak şekilde yetiştirmek önemli..
Ayrıca çocuklar için, çocukları erken uyanmaya ve hayatta olumlu bir şey yapmaya teşvik ettiğimiz “Erkenci Kuşlar Kulübü “gibi programlarımız var.

Yetişkinler için de erken uyanma, zamanı verimli kullanma programlarınız var mı?


Evet, Erkenci Kuşlar Kulübü'nü kurdum; çünkü Hindistan'daki kutsal kitaplarda bir söz vardır: 
“Erken uyanan insan hayatta asla yenilmez, hayat onları alt edemez.”
 Bu yüzden sabah 3 ile sabah 6 arasında kalkacağımız bir sistem oluşturdum, bu saatlere erken diyorsanız kalkma saati sabah 5 bile olabilir. Böylece kendimizi organize etmek ve daha iyi bir hayata sahip olmak için fazladan zamanımız olacak.
 Erkenci Kuşlar Kulübü'nün üç bölümü var:” Biri yetişkinler, ikincisi genç yetişkinler (gençlik), üçüncüsü çocuklar.”
 Bu program çocuklar için eğlence ve güçlenmedir. Eğlence yoluyla onları güçlendiriyoruz. 
Gençler için, bilgi ve güçlendirmedir; onlara çeşitli bilgiler veriyoruz ve onları güçlendiriyoruz. Hepsi erken uyanır.
 Yetişkinler için bu hizmet ve güçlenmedir; dünyada iyi işler yapmak zorundalar ve otomatik olarak güçlendiler. Yani, erken uyanıp böyle şeyler yapmak. Bu programımız çok iyi çalışıyor. 
Dünyadaki saat dilimlerine dayalı uyguluyoruz; Yeni Zelanda'dan başlayarak tüm saat dilimlerinde Erkenci Kuşlar’ımız var. 
Erken uyanmak muazzam sonuçlar getirir. Her şeyden önce, düzenli bir insan dünyada daha etkilidir. Yarın tam olarak ne yapmak istediğinizi biliyorsanız, sabah uyanırsınız ve nefes egzersizleri veya biraz yoga yaparsınız ve dengelenirsiniz, banyo yaparsınız ve kendinizi taze hissedersiniz, iyi hissedersiniz. Gün başlamadan önce gününüzü yeniden düzenlersiniz ve gün boyunca, çok etkili olursunuz ve daha kaliteli bir yaşam sürersiniz. 
Çocuklara bu eğitimi veriyoruz. Eğitim alan çocuklar bu konuda son derece yaratıcı davranıyorlar. Bazıları şarkı söylemeyi, bazıları resim yapmayı, dans etmeyi, farklı şeyleri öğreniyorlar. Ve onların yeteneklerini takdir ediyoruz, onlara ödüller, takdirler, onur veriyoruz, yaptıkları her şeye saygı gösteriyoruz. Aslında bu şekilde daha iyi bir dünya yaratabiliriz. Ve tamamen ücretsiz… Ücret, üyelik ya da başka bir şey yok. Sadece katılıyorlar ve bundan en iyi şekilde faydalanıyorlar. Çocuklar için, gençler için, yetişkinler için her seviyede değer katıyoruz.


Mesleğiniz nedir? 


Petrol tankerleri ve kargo gemileri gibi çeşitli gemileri yöneterek nakliye işinde bulundum.

İşiniz ve şu anda yaptıklarınız farklı… İnsanlık için çalışmaya ne zaman karar verdiniz? 


Paranın satın alabileceği her şeyi 35 yaşına kadar deneyimleme imkânım oldu. Yani para ne satın alabilirse, çok erken bir zamanda yaşadım. Sonra paranın satın alamayacağı bir şey aramaya başladım ve içime dönmeye karar verdim. 
Dışarıdaki şeylerin çoğunu parayla satın alabilirsiniz. Ama içinizde, zihin sesleri aracılığıyla, sessizlik katmanlarının derinliklerine inmeniz gerekir. Bu benim gerçek yolculuğumdu. Ve onu bulmam altı yılımı aldı.
 İnsanlar bana gelmeye başladı. Çeşitli ülkelerden birçok insanın bana gelmeye başlaması şaşırtıcıydı. Ve bana gelip benimle tanıştıklarında çok huzur hissettiklerini söylemeye başladılar. Bana geldiklerinde çok fazla güven, huzur ve sevgi hissediyorlar. Ve her şey dünyada böyle yayıldı; kendiliğinden oluştu, plansız. 


İnsanlara değer kattığımı düşünüyorum. İnsanlara kendilerini gösteriyorum, insanların kendilerini tanımalarını sağlıyorum ve bu konuda kendilerini iyi hissediyorlar. Özellikle vurgulamak istiyorum benim dünyaya vermek istediğim zaten içimizde var olan, unuttuğumuz, hatırlanması gereken basit, kolay bir felsefe...