“Çocuk da yaparım kariyer de sözünü kanıtlamış bir kadın…

Hem hekim hem akademisyen hem de siyasette ön planda…

Çalışkan, güçlü ve örnek bir kadın GAYE USLUER,

Kendi tanımıyla ”Savaşçı ya da Mücadeleci Gaye”

Gaye Usluer kimdir?

“Eskişehir’de doğan, büyüyen bir Cumhuriyet kadınıyım…” diye başladı söze Gaye Hanım yumuşacık ses tonuyla ve devam etti.

“Nezaket ve Seyfettin Önal çiftinin kızları… Ayhan Önal’ın ablası… Mustafa Usluer’in eşi. Ayşe Rüya ve Gül İpek’in anneleri. Alper Altay ve Murat Kula’nın kayınvalideleri ve Nil’in anneannesi...” Sanırım bu özet hayatımın tümünde belirleyici, etkileyici ve yön verici…

Süleyman Çakır Kız Lisesini okul 1.si olarak bitirdim.

Hacettepe Tıp Fakültesinde başlayan hekimlik yaşamım ve akademik kariyerim Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji AD öğretim üyesi olarak halen devam etmekte.

2010 yılından beri CHP içinde aktif siyaset yapıyorum. 2012 yılından beri CHP Parti Meclisi üyesiyim. Tüm Türkiye’de örgütlerimizin oylarıyla 5 kez seçilmiş olmak başka bir gurur.

25 ve 26. Dönem Eskişehir Milletvekiliyim.

2018 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Siyaset Bilimi alanında Yüksek Lisans derecesi (Master) aldım.

Şu anda Hekimlik, Akademisyenlik ve Siyaset aynı anda devam ediyor.

Kariyer planını 9 yaşındayken yaptı.

Doktor olmayı siz mi istediniz? Öyküsü var mı meslek seçiminizin?

Doktor olmak benim tercihim. İlkokul 3.sınıfta öğretmenimiz bir kompozisyon yazmamızı istemişti. “Büyüyünce ne olacaksınız?”

Ben o kompozisyonda neden Doktor olmak istediğimi, uzun uzun yazmıştım. Dahası “Prof.Dr.” olmak istediğimi yazdığımı bugün bile hatırlıyorum. Nasıl bir kariyer planlaması yapmışım ve 9 yaşında kariyer planımı tasvir etmişim. Şimdi düşündüğümde hem hayret ediyorum. Hem de yaşamımın tamamının planlı, hedef odaklı olması o günlerde başlamış diye düşünüyorum.

İçimizden biri o…

Evdeki Gaye Usluer nasıl biridir, boş zamanlarını nasıl değerlendirir?

Evde vakit geçirmeyi, özellikle hafta sonlarını her zaman sevmişimdir. Eve girdiğim anda eş, anne, evin kadını olmayı hep sevdim.

Evde olduğum zaman yemek yapan, arkadaşlarıyla sabah kahvesini içen, film izleyen. Uykudan önce başucu kitaplarını okuyan biri, kısacası herkes gibi, içimizden biri…

Çocuklarınızla aranız nasıldır? (Gerçi kızlar yuvadan uçalı epey oldu ama…)

Kızlar anneleriyle geçinemez algısı vardır halk arasında, bu düşünce doğrultusunda annenizle ve kızlarla aranızda kıskançlık var mıdır?

Kızlarımla aramda hiç kıskançlık olmadı. Ben evde düzeni sağlayan, kuralları koyan ve yönlendiren oldum daima. Eşim daha yumuşak ve dengeleyendi. Bu denge kızlarımın da hoşuna gitti sanırım. Anne ve baba arasında bir tercih yapmadılar. Birbirimizi tamamladık.

Aslında benim yetiştiğim aile ortamı da böyleydi. Sanırım annemi rol model olarak aldım. Eşim babamı çok sevdi. Aralarında çok özel bir ilişki vardı. Onun da rol modeli babam oldu sanırım.

Ergenlik dönemlerinde küçük takışmalarımız oldu tabii, şimdi geriye bakıp gülerek hatırlıyoruz.

“Başarılı bir kadın, gerçek bir ilişkinin değerini bilir. Lider pozisyondaki kadınların partnerleri de onları destekler. Mutsuz bir evlilik ise onlara göre değildir.”diyor psikologlar doğru mudur sizce? Rahmetli eşinizle ilişkiniz nasıldı, her başarılı erkeğin arkasında bir kadın vardır derler ya; bunu size uyarlayıp:” Her başarılı kadının arkasında bir erkek vardır.” desem, nasıl yanıtlardınız?

Biz eşimle üniversite yıllarında başlayan uzun bir arkadaşlık sonrasında evlendik. O da iyi eğitim almış, mesleğinde çok başarılı ve sevilen bir kişiydi.

Biz onu çok sevdik, o da bizi aynı şekilde… Aldığım bütün kararlarda yanımda, beni destekleyen ve yüreklendiren oldu. Hedeflerime ulaşabilmem de varlığı ve desteği çok önemliydi.

Annem, babam ve eşim… Hayatımın her aşamasında desteklediler, güçlendirdiler.

Kızlarım servetim…

“ Çocukta yaparım kariyerde…” sözü tam size uygun, bu konuda neler söylemek istersiniz… Çalışma yaşamında kadın olmanın avantaj ve dezavantajları neler sizce? Başarınızın sırrını açıklar mısınız?

“Çocuk da yaparım kariyer de” cümlesi esasında zoru başarmayı işaret ediyor.

Kızlarım servetim, bizden geriye kalacak olanlar… Bu anlamda annelik benim için çok değerli. İyi ki diyorum çokça.

Türkiye’de kadın olmak çok kimlikli olmayı gerektiriyor. Özellikle bizim kuşak hem çalışan, kariyer yapan, hem de ev kadınlığını da birlikte yürütmek durumunda kalan bir kuşak oldu. Kolay değildi tabii, farklı rolleri birlikte yürütebilmek,

Çalışma hayatında kadın olmanın bir avantajı olduğunu düşünmüyorum.

Hatta birçok kadın için aksine dezavantaj olabilmekte. Daha az istihdam, eşit işe daha az ücret vs. bugün de Türkiye’de durum böyle. Bakın kadın akademisyen sayısı, erkek akademisyen sayısı ile hemen hemen aynı. Üniversitelerde yönetici düzeyinde kaç kadın var sorusuna yanıt arayalım? Kadın rektör, Kadın Dekan, Kadın Müdür ?

Tepsiyle sunulup, önüme konulan hiçbir sıfatım olmadı.

“Doktor Gaye, anne Gaye, sivil toplumcu Gaye, siyasetçi Gaye, medyada Gaye…” pek çok Gaye Usluer var. Kısaca bu Gayeleri anlattır mısınız? Siz en çok hangi Gaye’yi seviyorsunuz?

Tüm bu saydığınız kimlikler birleştiğinde Gaye Usluer oluyorum aslında. Olmak istediklerim, benim seçimlerim.

Hangisi derseniz “Anne Gaye ve Hekim Gaye” vazgeçilmezlerim. İkisi de yaşam boyu öğrenimi barındırıyor içinde. İkisi de emek gerektiriyor. Tamamen bana ait olan, ikisi de.

Oysa Siyasetçi Gaye, Sivil Toplumcu Gaye, medyada ki Gaye ortaklaşılan bir alandaki roller. Bazen gerçek olanın ötesinde, bazen yakıştırılan, bazen haksızlıkların olduğu…

Bir tanımlamada ben yapayım. ”Savaşçı ya da Mücadeleci Gaye”. Hayatımda tepsiyle sunulup, önüme konulan hiçbir sıfatım olmadı.

Sizi tanıdığımdan bu yana fiziksel olarak hiç değişmediniz, formunuzu hep korudunuz, bunu neye borçlusunuz. Hemcinslerinize küçük tüyolar vermek ister misiniz?

Toplumsal görünürlüğü olan kişilerin rol model olmaları gerektiğine inanıyorum. Aslında yemek yemeyi, tatlıyı, hamur işlerini çok seviyorum. Ama genellikle dengelemeye çalışıyorum.  Sabah erken kalkmayı ve günü yaşamayı seviyorum. Bu anlamda yaşamı olabildiğince ölçülü yaşamayı seviyorum.

Yemek yapar mısınız?

Yemek yapmayı seviyorum. Özellikle hafta sonları değişik tarifleri denemek hoşuma gidiyor. Çocuklarım Eskişehir’e geldiklerinde onlar için hazırlık yapmaktan keyif alıyorum. Hele de pandemi koşullarında evde kalış süreçlerinde yemek yapmak, değişik tarifleri denemek bir anlamda terapi gibi oluyor.

Bir arkadaşım benim için: “Voltran gibisin. Kolunu kesiyorlar, yerine iki kol çıkıyor” demişti ve çok gülmüştüm

İş tanımınızın sürekli koşuşturma, kriz ve stres yönetimi ve zorluklarla mücadeleyi gerektiren dinamikleri olduğunu düşünüyorum. Sorum şu olacak: Nasıl başa çıkıyorsunuz?

Sabırlı; ama sonsuz sabırlı bir kişi değilim. Bu nedenle kızgınlığımı da öfkemi de kolaylıkla paylaşabiliyorum. Bu da çabuk yenilenmemi sağlıyor.

Ne kadar öfkeli ve kırgın olursam olayım, üzerinden bir gece geçtiğinde şiddeti azalıyor. Kin tutmuyorum.

Sevdiklerimle paylaştığımda, yükümü kolayca hafifletebiliyorum. Sevdiğim bir hekim arkadaşım zorlu bir süreç sonrasında “Voltran gibisin. Kolunu kesiyorlar, yerine iki kol çıkıyor” demişti ve çok gülmüştüm.

 Virajlarınız neler oldu hayatta, kırılma anlarınız… Sizi sizden dinleyebilir miyiz?

Yaşamın her günü küçük ya da büyük virajlarla dolu, herkes için böyle olduğunu kabul etmeliyiz.

Geriye dönüp baktığımda sevdiğim kişileri kaybettiğim anlar, yaşamımda ki en büyük virajlar. Her insan için kayıplar, yaşamdaki sınanma zamanlarıdır. Büyük öğretilerdir aynı zamanda.

Eğitim sürecimde, kariyer alanlarımda herkes gibi benim de virajlarım oldu.

Bunların bir kısmında hedefe giden yolda frene bastım, hızımı yavaşlattım.

Bazen yolu sorguladım, yolu değiştirdim. Çok sık olmasa da hedefi değiştirmem gerekiyorsa, keskin bir virajda yolu değiştirmekten korkmadım.

Siz yaşamı dopdolu bir kadınsınız, yaşamınız derya deniz, son olarak okurlarınıza- özellikle genç kızlarımıza, anne babalara ne söylemek isterdiniz?

“ Eğitim, Liyakat, Hak yememek.” Bu üç unsuru mutlaka kazandırmalıyız çocuklarımıza.

Bu sihirli kelimeler hayatımızda gerçek anlamlarıyla yer aldıklarında, dünya hepimiz için daha güzel olacak.

“GÜÇLÜ VE ÖRNEK KADINLAR”  serisi kendi tanımıyla: ”Savaşçı ya da Mücadeleci Gaye” yi ağırladı bugün.

 “Türkiye’de kadın olmak çok kimlikli olmayı gerektiriyor. Özellikle bizim kuşak hem çalışan, kariyer yapan, hem de ev kadınlığını da birlikte yürütmek durumunda kalan bir kuşak oldu. Kolay değildi tabii, farklı rolleri birlikte yürütebilmek…”

Bu paragraf röportajın en can alıcı, örnek alınacak kısmıydı bence: ”Zorlandım; ama asla vazgeçmedim.” diyordu Gaye USLUER…

Teşekkür ediyorum kendisine hem okurlarım adına hem kendi adıma.

Teşekkürler güçlü ve örnek kadın…