Her kentin de tıpkı insanlarda bulunduğu gibi bir kimliği ve bir belleği vardır.

Bir kentin coğrafi konumu, doğal ve tarihi dokusu, mimari yapısı, kentlinin ekonomik ve kültürel yaşayış biçimi, gelenek ve göreneği konusundaki özgünlüğü onun kimliğini oluşturur. Bu kimlik; asırların birikimi, gelişimi ve oluşumuyla ortaya çıkar. Bir kenti, özgün ve farklı kılan bu kimliktir. Kimlik, bellekle canlanır.  Kent; mimarisi, yolları, bitki örtüsü, tarihi, folklorik değerleri, sosyal ve kültürel hayatı ile yaşar. Kent, insanların belleğinde yer almış, yazılı, sözlü ve görsel belgelerde kayıtlıdır. Bir kentin geleceği, geçmişinde gizlidir.

Geçmişe bakmak, geçmişe dönmek, geçmişi hatırlamak, geçmişin belgelerini, izlerini, insan hikâyelerini bulmak ve kendi zaman diliminin ruhuyla, düşünce ve değerleriyle çözümlemek bir kent için hayati önem taşımaktadır. Aksi takdirde kentler; köksüz, ruhsuz ve kimliksiz kalır.

Kent belleği, mekân ve zaman boyutuyla kentte yaşayan insanlarca, ortak bir paydaya dayalı olarak üretilen maddi veya manevi değerlerin oluşum sürecidir. Unutulan mazi, geçmişe karşı yapılan bir haksızlıktır. O mazinin içinde zengin hazineler saklıdır. Onları bulup çıkarmak kentin sevdalılarına düşer. Bu bir heves, bir merak, bir tecessüs değildir. Adı sevda olan hiçbir olgu, cılız, sığ anlayışlarla izah edilemez. Çünkü mazi, tarihtir ve gerçek tarih, toplumsal hafızadır, bir topluluğu oluşturan herkesin, hatırladıklarını, kaydettiklerini, öğrendiklerini, araştırdıklarını bir araya getirmesiyle tam ve eksiksiz olarak ortaya konulabilir ve korunabilir.

Şehirler kimliğini o yerin temel kültürel değerlerinden alır. Türk illerinde her şehrin öne çıkan bir kimliği vardır. Bir beldenin güzelliği, orada yaşamış ve yaşayan insanların eserlerinde görülür. Bu açıdan bakıldığında Eskişehir’e ‘gönül şehri’ demek yerinde olacaktır.

‘Gönül şehri’ tabiri Yunus Emre’ye aittir. Bu söz, Yunus Emre’nin ;

‘Girdim gönül şehrine daldım onun bahrine

Aşk ile seyrederken iz buldum can içinde’ beyitinde geçer.

‘Gönül şehri’ tabirini Eskişehir’e  atfeden  değerli yazar Feride Turan, ‘’Girdim Gönül Şehrine’’ adlı eserinde şunları söyler: ‘’Bağrından çıkardığı değerleriyle Eskişehir bir ‘Gönül şehri’ dir. Bu gönül şehrine girmek, onun manevi bahrine (denizine) dalmak ve bu denizden inciler çıkarıp gönüllere sunmak istedik Yunus misali …’’  

‘Gönül şehri’ nin Eskişehir olarak  vurgulanması yerinde bir tespittir. Zira bu şehirden onlarca gönül eri yetişmiştir:

Yunus Emre,  Nasreddin Hoca ve Seyyid Battal Gazi’nin yanı sıra, Şeyh Sücaeddini Veli, Şeyh Edebali, Hızır Bey, Sinan Paşa, Aziz Mahmud Hüdayi, Şeyh Baba Yusuf, Pir Mehmet, İlhami Dede, Genç Abdal,  Mustafa Şükrü Baba ve niceleri yazar Feride Turan’ın  bu tespitini desteklemektedir.

‘’Girdim Gönül Şehrine’’ adlı eser, Turan’ın üçüncü kitabıdır. Yazar, daha önce Su Kasidesi-Övülmüş’e Övgü- ve Ruhumuzun Emeli: İstiklâl Marşı kitaplarını  okuyucusuyla buluşturmuş ve büyük bir beğeni kazanmıştı.

Yazar, ‘’Girdim Gönül Şehrine’’ adlı eserinde Yunus Emre, Nasrettin Hoca ve Seyyid Battal Gazi’yi  şiirsel bir dille anlatmış, her üç şahsiyetinde rol-model olma özelliklerini öne çıkarmıştır. Feride Turan hocahanım, bilgi, kültür ve irfan yönünden kendini çok iyi yetiştirmiş, başarılı bir Türk Dili ve Edebiyatı öğretmenidir. Turan hocahanım, yaptığı ve bizzat gerçekleştirdiği edebi ve kültürel projelerle Eskişehir sanat muhitinde müstesna bir yer edinmiştir. Keza söz konusu bu kitabında da edebi yetkinliğini ortaya koymuştur.

Turan, ‘’Girdim Gönül Şehrine’’ adlı eserinde kültürel köklerimizin kurucularından; sevgi elçisi Yunus Emre, hikmet ile bilgeliği sentezleyen Nasrettin Hoca ve kahramanlığın simgesi Seyyid Battal Gazi’nin düşünce dünyasıyla mesajlarını ele alarak günümüz Türk insanına bir kez daha ulaştırmıştır.

Feride Turan, gönül medeniyetimizin kurucularından çok önemli üç abide şahsiyeti, edebi- estetik anlatım unsurlarını kullanarak okuyucusuna sunmuştur. Eser, bir hayat hikâyesi değildir. Yazar, yüzyıllar öncesinden yüzyıllar ötesine taşınacak olan Türk kültürünün  temel taşları Yunus Emre,  Nasreddin Hoca ve Seyyid Battal Gazi’yi,   "Muhteşem bir maziyi, daha muhteşem bir istikbale bağlamak’’ ümit ve temennisiyle  nesiller arasında bir  köprü kurmuştur. Bu köprü, gönül medeniyetimizin çağlar arası bağlantısını kuran muhteşem buluşmasıdır. Kültürel kodlarımız, milli değerlerimiz, milli bilincimiz, kök mesajlarımız bu eserde görülmektedir. Türk milletinin nasıl ve niçin ebed-müddet olduğunu ‘’Girdim Gönül Şehrine’’ adlı eserde bir kez daha görüp, Feride Turan’ın muhteşem anlatımından tanıklık ediyoruz.

Günlük yazıları ve eserlerinde Eskişehir’in  kültürel değerlerini doyumsuz üslubuyla dile getiren Feride Turan hocahanımı kutluyor, başarılarının devamını diliyorum.

AHMET URFALI

Ayrıntılar:

11 Mart 2018 tarihinde yayınlandı.

Ahmet URFALI