Tarihi olaylar çok yönlü bir özelliğe sahiptir. Hukuki, stratejik, arşivcilik, ders alma, ekonomik, edebi bakımlardan tarihi olaylar büyük bir öneme haizdir. Kadim zamanlarda yapılan savaşların tekrar gündeme taşınarak, örnek olma, sonuç çıkarma gibi yönlerden araştırılması, değerlendirilmesi yeni nesle mesaj verilmesi hâl ve istikbal için gerekli olan çalışmalardır. Tarih, milletlerin hafızasıdır. Hafızasını kaybeden bir millet, geleceğini kuramaz. Hâl mazinin devamıdır. Zaman algısı üç boyutuyla kavranabilir. Mazi, hâl ve istikbal… Milletin geleceğini düşünenler, geleceği inşa etmek isteyenler işe tarihten başlamak durumundadır. Milli şuurun alınmasında tarih, en başta gelir.

    Her tarihi olay, millet hafızasında iz bırakır. Anma ve kutlama etkinlikleriyle bu tarihi olaylar yeniden kendini üretir. Yeni belgeler, yeni yorumlarla hafıza kusuru olan unutma, silinme gibi olumsuzluklar önlenir. Anma ve kutlama etkinliklerinin asıl amacı, yeni nesle kültürel mirasın aktarılması ve hafızasının yenilenmesidir. Bu amaç, tarih bilgi ve bilimin yanı sıra güzel sanatlar yoluyla da gerçekleştirilir. Tarihi bir olayın tiyatro, resim, heykel, roman, şiir, mimari gibi sanat alanlarıyla ifade edilmesi kalıcılık ve etki bakımından daha önceliklidir.

   Tarihle edebiyat ilişkisini iki açıdan kurmak mümkündür. Bu da metinler üzerinden yürütülür. Geçmişte yazılmış olan metinler, tarihi bir kimlik kazanmıştır. Bu metinler birer kaynak hükmündedir. Diğeri ise tarihi olayların edebiyatçılar tarafından ele alınıp yeni metinlerin oluşturulmasıdır.

Tarihin kupkuru bilgisi ancak edebi eserlerin insan bilinç ve ruhunda yer almasıyla değer kazanır. İnsanlar edebi eserlerin etkisiyle tarih bilgisini içselleştirir. Mehmet Akif Ersoy, Yahya Kemal Beyatlı ve diğer şairlerin tarih konulu şiirlerine bakalım. Onlar hareket ve duygu noktası olarak ele aldıkları konuya nasıl da hayatiyet veriyor ve yeniden üretiyor. Öte yandan tarih, şair ve yazarların konu kaynaklarının da başında gelir. Milli şuurun uyandırılmasında tarih ve edebiyat birlikteliği, eşit bir biçimde imkân ve fırsatlara sahiptir.

    Bu genel açıklamalardan sonra sözü Eskişehir’i yakından ilgilendiren İnönü Savaşlarının 100. Yıldönümüne getirmek istiyorum. İnönü Savaşlarının birincisi 10 Ocak, ikincisi ise 1 Nisan 1921 tarihlerinde yapılmış, işgalci Yunan kuvvetleri kesin yenilgiye uğratılmıştı. Düzenli orduyla kazanılan bu iki zafer, Birinci Meclis’in meşruluğu konusunda tartışmalara da son verilmesini sağlamıştı. Bu zaferlerden sonra Misak-ı Milli’nin her yerinde kutlamalar düzenlenmiş, Mevlitler okutulmuş, Milli Ordu’ya pek çok yardım toplanmıştı.

      İstiklal Savaşının beş büyük muharebesinin üçü Eskişehir toprakları üzerinde  vuku bulmuştur. Eskişehir, bu büyük mücadelenin her aşamasında yer almış, üzerine düşen görevi yerine getirmiştir. Atatürk, Eskişehir halkının bu büyük katkı ve desteğinden memnuniyetini her zaman dile getirmiştir:’’ Eskişehir'i ve Eskişehirlileri çok iyi tanırım.Milli Mücadele yıllarında büyük vatanseverlik ve üstün bir cesaretle mücadelemizin daima yanında olmuş,bu mücadeleye çok geniş yardımlarda bulunmuşlardır.
     Askeri hareket icabı olarak ordumuz Eskişehir ve Eskişehir halkına bir fedakarlık yüklemek mecburiyetinde idi...Bu bütün millet için fedakarene bir hareket idi ve bu şehir halkı ona göğüs gerdi.Tebrik ederim...Gördüğüme göre halk aydın ve faaldir.Toprak verimlidir.Az zamanda zayiatı telafi ve fedakarlıklarıyla iftihar edecektir.’’

     İkinci İnönü Zaferi haber alınınca Eskişehir halkı, 10 bin kişinin katıldığı büyük bir kutlama mitingi tertip etti. Hamdullah Suphi, Samih Rifat Bey gibi hatiplar halkın sevinç ve coşkusunu dile getirdiler.

    Milli Mücadeleye destek veren şair ve yazarlar halkın hissiyatına tercüman olan yazı ve şiirler yazdılar, nutuklar söylediler. Yusuf Akçura, Mehmet Emin Yudakul,  Yakup Kadri, Yahya Kemal, Samih Rifat, Cemil Sinan bu ediplerin önde gelen isimleridir.

    Hakimiyet-i Milliye, Açıksöz, Öğüt, Anadolu’ya Doru Erciyes, İkdam, Vakit, Güleryüz gazeteleri zaferi  yurt içine ve yurt dışına duyurdular.

     Yurt dışında yayınlanan Le Temps Gazetesi zaferi, Yunanlılara verilen ‘Eskişehir dersi’ olarak tanımladı.

     Yahya Kemal, İleri Gazetesinde yayınlanan yazısında şöyle diyordu: ‘’O gün başımızda İsmet Paşa vardı, bu muzafferiyet onundur, Fevzi Paşa hazırladı o kazandı. İsmet Paşa diyor ki; Bu eser Mustafa Kemal Paşa’nındır.’’

      Milli konularda her zaman duyarlılığı bulunan Sinerji Hareketi bu defa da İnönü Zaferinin 100.Yılı münasebetiyle, ‘100 Yıılında İnönü Savaşlarını Hatırlamak’ başlığıyla Prof. Dr. Kemal Yakut, Prof. Dr. Ahmet Altıntaş, Doç.Dr. Volkan Martin, Soner Çam ve bendenizin katıldığı Zoom üzerinden bir panel  düzenledi. Bu girişiminden dolayı Sinerji Hareketi Başkanı Soner Çam’ı kutluyorum.

    Bu büyük zaferi Türk milletine armağan eden Mustafa Kemal Atatürk, İsmet İnönü ve Fevzi Çakmak’ın şahıslarında kahraman ordumuzun bütün mensuplarını rahmet ve şükranla yâd ediyorum.