29 Mayıs İstanbul'un Fethi kutlamalarının bu yıl her zamankinden görkemli yapılmış olması karşı tepkilerin de her zamankinden kuvvetli olması sonucunu doğurdu. Yunanistan medyası kutlamalara önemli yer verip yorumlar yaptılar. Neredeyse tümü olumsuz yorumlardı ki şehri kaybedenlerin olumsuz tepkiler vermesinde anlaşılmayacak bir durum yok. 

Daha ilginç olanı, Türkiye'den bazı yazar çizerlerin de gösterilerin büyüklüğü karşısında olumsuz tepkiler verip bu bağlamda 1453'deki olayı günümüz kavramlarına oturtmaya çalışmaları ve “İşgal” kavramını kullanmaları. Sehven, yanlışlıkla, kastı aşan konuşma kazalarını kastetmiyorum. Bilinçli olarak, tekrarla, ısrarla “İşgal” kavramını kullananları kastediyorum...
Günümüzde, egemen bir ülkenin bir şehrini başka bir egemen devletin kendi yönetimine alma maksatlı el koymasına Uluslararası hukukta “işgal” diyebiliriz. 1453'den bu yana dünya çok değişti. Uluslararası hukuk da ulus hukukları da çok değişti. 1453'de yapılması kimseyi şaşırtmayan şeyler bugün artık hem ulus hukuklarında hem Uluslararası hukukta normal kabul edilmeyebiliyor. 

Fakat eğer tarihteki olaylara bugünün kavramlarıyla bakılacak olursa herhalde başkalarının yaşadığı toprakları “işgal” etmemiş tek bir devlet bulamayız. Amerika Birleşik Devletleri ismindeki devlet daha dün kuruldu ve nasıl kurulduğunu biliyoruz. “Herkes ilk yerlerine dönsün” diyecek olsak herkes insanın ilk ortaya çıktığı topraklara kadar dönmek zorunda kalır. Bize, İstanbul'u aldığımız için “ İşgalci” denecekse biz bütün Anadolu'yu aynı yöntemle aldık. Ne yapmalıyız yani, bütün Anadolu'yu mu boşaltmalıyız? Gerçi bazılarının bu öneriye itiraz edeceklerini de sanmıyorum...

İstanbul'un Türklerin şehri olmasına Yunanistan'ın itirazı daha öznel, daha hoş görülebilir. Çünkü sonunda kaybettiği kendi kenti. Fakat bu duruma itirazın sadece Yunanistan'dan değil, bütün bir Batı'dan geldiğini görüyoruz. 

Bütün bir Batı'nın bu durumdan hoşnut olmamasının sebebi kendilerinin toprak kaybı değil elbette. Kendi egemenliklerini ilgilendiren bir durum yok. Hatta, İstanbul'u Bizans'ın elinden alan Osmanlı değil de diyelim Almanlar olsaydı geri kalan Hristiyan ülkelerin pek alakadar olacaklarını sanmıyorum. Burada devreye asıl itiraz konusu geliyor; El değiştirdikten sonra şehrin Müslümanlarda kalmış olması. Bütün bir Batı'yı rahatsız eden şey budur... İslamiyet'ten olan rahatsızlıkları İstanbul'u Türklerin almış olmasından duydukları rahatsızlıkla doğru orantılıdır...

Rastlantı mıdır bilmiyorum, Türkiye'deki bazı çevrelerin bu konudaki batıcı söylemleriyle İslamiyet'e karşı soğuklukları da benzeşiyor...