Adalar ve Porsuk, Eskişehirli gençlerin kalbinin attığı yer. Her gün başka güzel. Gençlerin kimi çimenlerin üstünde şarkı söylüyor; kimi kahvesini yudumluyor kimisi de cafelerden birinde arkadaşıyla sohbet ediyor. Geçtiğimiz gün Porsuk ve Adalar’da Üniversiteli abla ev ağabeylerin yerini çocuklar aldı ve rengârenk görüntüler oluştu.

Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları’nın düzenlediği 13. Uluslararası Eskişehir Çocuk ve Gençlik Tiyatroları Festivali’ne gelen anne babalar ve çocuklardan oluşan bu kalabalık, önce İnanç Ensemble’nin seslendirdiği film müziklerini büyük bir ilgi ile izledi. Hababam Sınıfı”nın o unutulmaz müziği dinlerken orkestranın arkasında protokol gözetmeksizin çocukların arasında oturan Yılmaz Büyükerşen’i gördüm. O çocuklardan daha da mutlu görünüyordu. Bir an TV haberleri, gündem, siyasi tartışmalar geçti gözümün önünden… Kıyası olmayacak bu görüntü beni her şeyden daha çok mutlu kıldı. “Çocuk ve mutluluk” bağlamını düşünürsek onlar için ne kadar güzel şey yapılırsa o kadar çok; hem çocukların hem de büyüklerin mutluluğu artıyor.

İlk gün Adalar’daki gösteri, İtalya’dan gelen Katastrofa Clown topluluğu "Balonlar" ve "Facia Oyun" adlı sokak gösterileriyle devam etti. Özellikle Facia Oyun’da devasa bir balonun şişirilmesi patlayacak korkusu uyandırdıysa da No Bam! No Bam! demesi izleyiciyi rahatlattı ve sonrasında balonun Ayeklauwn içine girmesiyle de bizleri şaşırttı. İtalyan Grubun ardından da İspanya’dan Company, "Ayekantun" adlı oyununu ve danslarını sergiledi.

Bu sene 13. Yılına ulaşan Uluslarrası Eskişehir Çocuk ve Gençlik Tiyatroları Festivali, erken çocukluk döneminde çocuklara tiyatroyu sevdirmek ve deneyimletmek için güzel bir olanak. Yedi ülkenin katıldığı festivalde hem salon hem de açık havada tiyatro oyunları, dans gösterileri, müzik etkinlikleri ve atölyeler var.

Bu tür festivallerde gösteri ve oyunlar kadar atölye çalışmaları da çok önemli. Bu yıl atölye çalışmalarını Suna Turgut yönetiyor. Son yıllarda erken çocukluk döneminde drama eğitimi üzerinde çok duruluyor. Bu yıl H Tipi Cevazevi’nde yapılan anne ve çocuk atölyesi ile cezaevinden anneleriyle birlikte orada kalmak zorunda olan çocuklar da unutulmamış. Bu çalışma, festivalin uluslararası olmasının yanı sıra aynı zamanda sosyal sorumluluk üstlendiğini de gösteriyor.

İşin bu yönüne bakarsak, Eskişehir’de tiyatronun varlığı da büyük bir sosyal proje değil mi? Yazımın başında protokol gözetmeden çocukların arasında oturan Yılmaz Büyükerşen’in çocukları izlerken ki mutluluğundan bahsetmişim. Eskişehir’deki tiyatronun temelinde de aynı mutluluk var. Bu mutluluk, Yılmaz Büyükerşen’in kendi düşünden kentin düşüne uzanmış. Şimdi bu mutluluk hepimizi kaplıyor.

Sözü kısası 13. Uluslararası Eskişehir Çocuk Ve Gençlik Tiyatroları Festivali, 1 Haziran Cuma günü akşamına kadar sürüyor. Sizde çocuğunuzun mutlu olmasını ya da onunla birlikte siz de mutlu olmak istiyorsanız, oyunları takip edin ve mutluğunuzun fotoğrafını kalıcı kılın.