Çocuğun içsel çatışmalarını davranışa aktarması sonucu ortaya çıkar. Davranış bozukluğu olarak adlandırılan davranışlar hırçınlık, sinirlilik, inatçılık, yalan, çalma, küfür vb. eylemlerdir. Her çocuğun gelişimi kendine özgüdür, bu nedenle her çocuk bir birinden farklıdır. Çocuğu ve aileyi olumsuz yönde etkileyen, diğer insanların temel haklarının çiğnendiği yaşa uygun toplumsal kuralların hiçe sayıldığı davranışlardan oluşan bir durumdur.

Bir davranışın davranış bozukluğu olarak sayılması için ölçütler vardır. Bunlardan ilki yaşa uygun olup olmamasıdır. Çocuk gelişimsel sürecine bağlı olarak ortaya çıkan değişikliler çocuğun ve ailenin hayatında zorluklar doğurabilir. Diğeri ise davranışın yoğunluğudur. Ortaya çıkan davranışın şiddetinin normalden fazla olması ve sürekliliği de önemlidir.

Davranış bozukluğuna yol açan birçok neden vardır. Dikkat çekme, savunma isteği, büyüme arzusu, yetişkinleri şaşırtma, beğenilme isteği, onay ve kabul görme, intikam alma, arkadaşları tarafından beğenilme, kabul görme ve onaylanma isteği, kitle iletişim araçlarının olumsuz etkisi, fizyolojik sorunlar, kalıtım, temel ihtiyaçlarının doyurulmaması gibi nedenlerden kaynaklanıyor olabilir.

Bağırmak, susturmak, ceza vermek saygı ve sevgi bağının kopmasına neden olur, bu tür etkileşimler davranışın ortadan kaldırılmasından çok davranışın çocuğun üzerinde kalmasına neden olur.

Davranış bozukluğunun ortadan kalkması için çocuğun gösterdiği yanlış davranışın sebebi bulunmalıdır. Burada iş ebeveynlere düşmektedir. Aile içerisinde ya da davranışın gösterildiği yerde yolunda gitmeyen şeyler bulunmalı ve bu yanlışların kaynağının ne olduğu analiz edilip iyileştirme sürecine gidilmelidir. Davranış değişikliği oluşturmak için çocuğun olumlu yönlerini keşfedip ortaya çıkarmak ve cesaretlendirmek yanlış davranışı azaltıp kendisine güvenmesini sağlar.

Çocukların koşulsuz sevgiye ihtiyacı vardır. Yani koşullar ne olursa olsun anne-baba tarafından kabul edildiğini ve sevildiğini hissetmelidir. Hiçbir zaman ceza ya da şiddet kullanılmamalı. Davranışıyla ilgili kriz anında değil sakinken konuşulmalıdır. Çocuğa yaşına uygun sorumluluklar verilmeli yaptığında da takdir edilmeli, aksi halde çocuk ”ne yaparsam yapayım beğenmeyecekler, kabul görmeyeceğim. Diye düşünerek gösterdiği yanlış davranışı sürdürmeye devam edecektir.

Sonuçta çocuk anne-babadan gördüğü ve öğrendiği davranışları rol model alır ve uygular. Dolayısıyla çocuğa verdiğiniz sözleri tutmak, ona karşı olan sorumluluklarını yerine getirmek, çocuk olumsuz davranışlar sergilediğinde de onunla ilgilenmek önemlidir. Anne babanın tutumu çocuğun davranışlarında çok önemli ve etken bir rolü vardır.

“Çocuğum çok inatçı, çocuğum çok yalan söylüyor, çocuğum çok küfür ediyor “gibi şikâyetler düzelmeden devam ediyorsa artık bir uzmana başvurma zamanı gelmiştir.