Coronavirüs pandemi ilanından sonra dünyada ve ülkemizde en çok tartışılan konulardan biri maske konusu oldu. Hasta olmayan insanların virüs kapmamak için sosyal hayatta maske takmalarının gerekip gerekmediğine dair tartışma epey uzun sürdü. Maske gereksizdir diyenler cerrahi maskenin bariyer imkanının yetersiz olduğunu söylediler. 
Coronavirüs'ün çapı, cerrahi maskenin boşluklarına göre çok daha küçük ve tabii ki bu boşlukları rahatlıkla geçmesi mümkün. Fakat burada ihmal edilen konu şu; virüs tek başına değil, damlacık şeklinde yayıldığından maske karşıdan gelen damlacığa rahatlıkla bariyer görevi görebiliyor. Elbet bu sefer de maske yüzeyindeki damlacığın bir müddet sonra kuruyup parçalanması ve nefesle içe çekilmesi sorunu ortaya çıkıyor. Bu yüzden maskenin çok uzun süre takılı kalmaması gerekiyor...
Şu anda üzerinde uzlaşılmış gibi görülen görüş, maskenin sağlıklı kişiyi yüzde 30 kadar bulaşımdan koruduğu... Hasta kişi maske takarsa başkalarına bulaştırma ihtimali yüzde 5'e düşüyor. Hem hasta hem hasta olmayan maskeli olduğunda bulaşma ihtimali çok daha düşük...
Dünyada salgın çıktığından bu yana maske savaşları yaşandı. Ülkeler birbirlerinin maskelerine gümrüklerde el koydular. Koca koca ülkeler birbirlerini korsanlıkla suçladılar. Hiçbir ülkede maske sayısı vatandaşlarını memnun edebilecek sayıda bol bol sağlanamadı. Her ülkede vatandaşlar da sağlık görevlileri de maske ve ekipman yetersizliğinden şikayet etti...
Ülkemizde de maske ihtiyacı oluştuktan sonra birden bire cerrahi maskeler karaborsaya düştü. 40 kuruşluk maskenin tanesi 5 liradan satılmaya başlandı. Fırsatçılığın en kötü örneklerini maske olayında yaşadık. Elbet arz-talep dengesinin bu yükselişte payı vardı ama maliyet-kar oranı açısından baktığımızda kabul edilemez bir durum oluştu... Vatandaş iki arada bir derede kaldı.
Birkaç gün önce Cumhurbaşkanı maskelerin parayla satılmasının yasaklandığını açıkladı. Hemen arkasından PTT'nin internet alışveriş sayfasındaki bir formu doldurarak vatandaşların haftada 5 adet maske alma haklarının olduğu ve adreslerine PTT-Kargo yoluyla ücretsiz olarak ulaştırılacağı söylendi. Aynı gün PTT-AVM İnternet sayfası kilitlendi ve bu yöntemin hızlı ve güvenilebilecek bir yol olmadığı anlaşıldı. PTT-Kargo'nun kapasitesinin tüm ülkeye kısa zamanda gerekli maskeyi dağıtmasının zor olduğu da ortaya çıktı. Bu kez e-devlet sayfasından da başvuruların alınacağı ilan edildi. Hatta dağıtımda valiliklerin de devreye sokulduğu söylendi...
Milyonlarca kişiye kısa zamanda bir kargonun ulaştırılması organizasyonu kolay bir iş değil. Zaten devlet de adım adım yöntemleri çoğaltma yolları arıyor. Son olarak eczanelerin de devreye gireceği söyleniyor. Bu yolun da kolay olmayacağı, en azından kapsamlı bir bilgisayar kayıt programının gerekeceği görülüyor. Eczacı kime, kaç maske verecek, hangi sıklıkla verecek, nereye kaydedecek, bu hizmeti ücretsiz mi yapacak vs... Yani iş o kadar da kolay değil...
Maskeleri güvenli ve adil şekilde ulaştırmanın yollarının arandığı görülüyor. Ben kısa zamanda bu yöntemin bulunacağını düşünüyorum. Ama öncelikle birbirine entegre,kapsamlı bir bilgisayar kayıt programı ve bu programa süreci işleyebilecek dağıtıcılar gerekiyor. Okul yönetimleri, muhtarlıklar, bazı resmi daireler, eczaneler, belediyeler vs. her kurum olabilir bu dağıtıcılar... Önemli olan güvenli kayıt ve adil, hızlı dağıtım...