Selam;insanların herhangi bir vesileyle karşılaştıklarında,birbirlerine söz ve işaretle barış,esenlik ve sağlık dileyerek,bir nezaket gösterisinde bulunmasıdır.Gündelik hayatımızda,aile bireylerinden başlayarak,komşularımız ve yakın çevremizdeki,mahallemizdeki insanlarla,ilk iletişimimiz ‘’Selamlaşma’’ile başlar.

       Selamlaşmanın amacı,karşılıklı sevgi,dostluk,iyi niyet ve güzel dileklerin beyanıdır,ifade edilmesidir.Her toplum bu gayeyi gerçekleştirmek için,kendi kültürü,inancı,diline uygun bir kavram veya işaretle birbiriyle selamlaşır.

        Bir başkasına,bireye ve topluluğa ilk hitap selamla olur.Yani,’’Önce selam sonra kelam.’’Böylece  insanlar arasında bir güven ve sevgi köprüsü kurulur.Konuşmasına selam ile başlayan insan,bulunduğu ortamda dostluk,sevgi ve güven kaynağı olur.Muhataplarına,esenlik,huzur,sağlık ve selamet dileklerini iletir.

        Toplumsal yaşamda insan ilişkilerinin yapı taşlarından olan ve bireyler arasında sevgi,saygı ve iletişimi başlatan ve geliştiren bir kavramdır selam.Bir mekana girerken,tanışma onunla başlar.Kalpler birbirine onunla ısınır,yakınlaşır.

          Çünkü,selamın anlamı;’’Benden size zarar gelmez,ben güvenilir bir kimseyim,sizinle iletişime açığım’’demektir.Diğer bir anlamı ise;’’Size başkalarından da zarar gelmesin’’dileğinde,duasında bulunmaktır.Rahatlık ve esenlik dilemektir.

         Selam, kalabalıklar içinde yalnız yaşayan,birbirinden uzaklaşmış,yabancılaşmış insanları tanıştırır,kaynaştırır.Kırgınlıkları,dargınlıkları,düşmanlıkları sona erdirir,insanların dostluğuna vesile olur,yol açar.Durum böyle iken,’’Selam’’ı bile nasıl ayrıştırma,kutuplaştırma aracı kılabiliyoruz,akıl alır gibi değil…

        İslam barış,güven ve esenlik dinidir.Müslüman ise;’’Elinden ve dilinden diğer insanların güvende olduğu,zarar görmediği kimsedir’’

          Nitekim Allah Rasulü;’’İman etmedikçe cennete giremezsiniz,birbirinizi sevmedikçe gerçekten iman etmiş olamazsınız.Yaptığınızda birbirinizi seveceğiniz bir şey söyleyeyim mi?Aranızda selamı yayınız.’’buyurmuştur.

          Görüldüğü üzere selam vermek,sevap kazandıran,cennete girmeye vesile olan,karşılıklı sevgiyi artıran bir davranıştır.

         Selam;karşılaşan iki kişiden birinin diğerine,’’selamün aleyküm’’(Selam sizin üzerinize olsun,Allah sizi her türlü kaza ve beladan korusun,sağlık versin) demesi,diğerinin de buna karşılık aynı manaya gelecek şekilde,’’aleyküm selam’’diyerek,hayır duada,iyi dileklerde bulunmasıdır.

          Tanıdığımız tanımadığımız herkese selam verilmeli,ancak,olur olmaz yerde,olur olmaz kişiye selam vermek de uygun değildir.Özellikle büyük şehirlerde caddede,sokakta görülen her insana’’selamün aleyküm’’demek doğru değildir.Bu belki birbirini tanıyan küçük köy ve kasabalarda mümkündür.Ancak,büyük şehirlerde bazı olumsuzluklara neden olabilir.

         Ayrıca muhatabımıza uygun selam vermek gerekir.Örneğin.selam vereceğimiz bir çocuk ise,’’nasılsın oğlum,kızım’’çarşıdaki esnafa’’hayırlı işler,pazar ola’’yemek yiyene’’afiyet olsun’’,tarlada,bahçede’’bereketli olsun’’,bir iş yapana ,çalışana’’kolay gelsin’’demek,hep selam anlamı ifade eder.

       Demek oluyor ki,selam alıp vermek için mutlaka’’selamün aleyküm’’ifadesini kullanmak gerekmez.Merhaba,günaydın,iyi günler,hayırlı sabahlar,iyi akşamlar veya buna benzer toplum tarafından benimsenmiş,halkın selam yerine kullandığı yaygınlaşmış ifadelerle de selamlaşma yapılmış olur.

            Ancak,muhatabın yüzüne bakmadan,kaba,sert ve olumsuz bir yüz ifadesiyle’’selamün aleyküm’’demek,veya diğer selam ifadelerini kullanmak, selam vermek değildir.Aksine güler yüzle,sevgiyle,tebessümle,yumuşak sözle selam vermek,iletişimi güzelleştirir.

           Kısaca,selam kuru bir kelam/söz değil,maksat ve anlamına uygun tavır ve davranışla olmalı.Hal diliyle selam verilmeli,muhatabına huzur,güven ve esenlik iletmeli,dostluk anahtarı olmalıdır.Yoksa,’’sabah şeriflerin hayrola’’ desen ne olur,’’günaydın’’desen ne olur,’’Esselamüaleyküm’’ desen ne olur.Dostça,kardeşçe bir yaklaşım olmadıktan sonra…

            Çünkü,Cenab-ı Hakk’ın isimlerinden olan selam,iyi dilek ve niyetimizin duaya dönüşmesidir.Selam verenler birbirlerine,’’iyilik,esenlik,rahmet,bereket’’dileğinde bulunurlar.Karşımızdaki kimseye,bizden zarar gelmeyeceğine dair teminat ve güven vermiş oluruz.Böylece,dargınlıklar,kırgınlıklar,küslükler,sevgiye,barışa,kardeşliğe dönüşür.Kalpleri,gönülleri,şefkat,merhamet ve dostlukla birleştirir.

             Bizim kültürümüzde selam vermek,selam almak önemli bir anlama sahiptir.Selam getirene, selam götürene hürmet edilir.’’Getiren de götüren de sağ olsun’’ denilir.Selam vermeden,görmeden yanımızdan geçene;’’Selamsız sabahsız geçtin’’denilir.

           Maalesef günümüzde insanlar,küstüğü,darıldığı kimselerle,kendi siyasi,dini anlayışından,dünya görüşünden olmayanlarla,’’selamı sabahı kesiyor.’’Bir çıkarı,menfaati olmayanlara selam vermiyor, merhaba bile demiyor.Hatta ‘’selam verirsem,borçlu çıkarım’’ diye korkuyor.

          Halbuki,dini kaynaklarımızda selam vermek sünnet,almak farzdır.’’Size bir selam verildiğinde,ya daha güzeli ile veya dengi ile karşılık verin…’’(Nisa,86)Selam veren daha fazla sevap kazanır.Selam alınmazsa kırgınlıklara,dargınlıklara,tartışmalara varacak kadar,olumsuzluklara sebep olabilir.Oysa selam,insanın insanı önemsemesi,ona değer vermesidir.

          Rahmetle andığımız sanatçılarımızdan Barış Manço’nun’’Sarı Çizmeli Mehmet Ağa’’adlı şarkısının sözlerinde’’Yaz dostum,selam almayana yiğit denir mi?’’ifadeleri yer alır.

           Kanuni Sultan Süleyman devrinde,tanınmış şairlerimizden Fuzuli, Osmanlı sarayının hizmetine girmiş ve padişaha kasideler sunmuştur.Padişah tarafından beğenilen kasideler karşılığında 9 (dokuz) akçelik maaşla ödüllendirilmiştir.Ancak,maaşını bir türlü alamayınca,bürokrasiyi,rüşvetçiliği ve yozlaşmayı yeren’’Şikayetname’’adlı eserini yazmıştır.Eserin en meşhur ifadeleri ise;’’Selam verdim rüşvet değildir deyu almadılar’’cümlesidir.

         ‘’ Selam’’ı ,sevgi,barış,birlik-bütünlük ve kardeşlik duygularının pekişmesine vesile kılanlara,çevresine huzur ve güven veren erdemli insanlara SELAM olsun…