Artık ilişkiler tanışma anıyla değil, bildirim sesiyle başlıyor. Ancak dijital ilişkilerde en büyük yanılgı, karşımızdaki kişiyi ekran üzerinden değerlendirmek.
Artık ilişkiler “tanışma anı”yla değil, bir bildirim sesiyle başlıyor.
Bir cümlenin bizimle ne kadar ilgilenildiğini göstermesi gerektiğine inanıyoruz. “Görüldü” olunca bekliyoruz. Cevap gecikince senaryo yazıyoruz. Mavi tik, bir anda mini bir duygu laboratuvarına dönüşüyor. Sanki ekranın karşısında bir insan değil, bir olasılık var: ilgi, ilgisizlik, kaçış, ihanet, belirsizlik…
Oysa dijital ilişkilerde en büyük yanılgı şu: Biz karşımızdakini davranışlarıyla değil, ekran üzerinden gördüğümüz kırpıntılarla yorumluyoruz.
Bir insan o an telefona bakmamış olabilir. O mesajı fark etmemiş olabilir. Belki de sadece yorgundur.
Ama biz ne yapıyoruz? Kendi iç dünyamızdaki boşlukları, karşımızdakinin dijital davranışlarından doldurmaya çalışıyoruz. Bir uygulama, iki mavi çizgi ve sonsuz ihtimal. Çevrimiçi mi? Ama neden yazmıyor? Son görülmesi kapalı mı? Bir fotoğraf beğenmiş… Demek ki zamanı var ama bana yok.
Bu noktada sorun teknoloji değil. Sorun, duygularımızı teknolojinin üzerinden yönetmeye çalışmamız. Mesajlaşmak, iletişim değildir. Hızlı cevap vermek, ilgi göstergesi değildir.Mavi tik, değer ölçüsü değildir.
İlişkiyi sürdüren şey; klavyedeki hız değil, samimiyetle yapılan konuşmadır. Karşımızdaki insandan beklediğimiz şey aslında bir mesaj değil; anlaşılmak, görülmek ve önemsenmek. Ama teknolojinin yanılsaması bizi farklı bir noktaya taşıdı: Sanki biz ilişkide değilmişiz de, bir mesaj servisi aboneliği satın almışız gibi. Sanki sevgi değil, süreklilik satın alınabilir bir şeymiş gibi.
İşin gerçeği şu: İletişim mesajla değil, niyetle olur. Bir insan seni gerçekten seviyorsa, bunu mavi tikle ispatlamasına gerek yoktur. Yanında durur, konuşur, açık olur. Mesajı değil, seni önemser.
Peki Biz Ne Yapmalıyız?
Ekrana değil, insana bakmalıyız. Varsayıma değil, diyaloğa yönelmeliyiz. Sürekli beklemek yerine, hissettiğimizi açıkça söylemeliyiz.
“Cevabını bekledim ve merak ettim.” Bu cümle, saniyeler içinde kurulan binlerce senaryodan daha değerlidir. Evet, dijital çağdayız; hayat ekranlardan akıyor. Ama ilişkiler hâlâ kalplerle kuruluyor.
Teknoloji sadece araçtır. İlişkiyi kuran, hâlâ insandır.