Tarih boyunca yerleşim yerleri çoğunlukla,uygun yaşam alanları üzerine kurulmuştur.Her insan,hayatını sürdürdüğü çevrenin şartlarına göre yaşamını düzenler.Çevresini istediği doğrultuda,hayatını kolaylaştıracak,güzelleştirecek şekilde değiştirir.İyi,temiz,sağlıklı çevrede yaşamak ister.Oksijen kaynağı orman alanları,verimli topraklar,temiz ve bol su kaynaklarının yakınlarında…

        Aslında üzerinde yaşadığımız yeryüzü çok güzel,tertemiz bir doğal denge üzere yaratılmış,biz insanların, canlıların hizmetine sunulmuştur.İnsanlar müdahale etmeyip,kendi haline bıraksa,kirlenen,yıpranan doğal çevre,kendi kendini temizleyip,yenileyecektir.

        Ancak,günümüzün önemli problemlerinden birisi de,insan eliyle hava,su ve toprakların kirlenmesi,çevre kirliliği sonucu oluşan ekolojik dengenin bozulmasıdır.Çeşitli sebeplerle yeşilin ve ormanların giderek zarar görüp,azalması iklim değişikliklerinin meydana gelmesine neden olmaktadır.

        Ormanların zarar görmesi,yok olması,havanın,suyun,toprağın kirlenmesinin asıl zararını, tüm canlılarla birlikte, biz insanlar görmekteyiz.Sanki insanoğlu bindiği dalı kesiyor,kendi kendine zarar veriyor.Kendini tehlikeye atıyor…Ancak bunun farkında değil.’’Kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayın…’’(Bakara,195)Doğal çevreyi düşüncesizce kullanan,tahrip eden insanlar,bir gün tüm insanlığı yaşanamaz bir çevre içinde bulacaklar.O zaman,belki de çok geç olacak…

           Bir Kızılderili atasözü der ki;

‘’Toprak çölleşip son ağaç kuruduğunda anlayacaksınız,banknotların para etmediğini!’’

           Bu nedenle,doğal çevrenin korunmasını,gelişmesini sağlamak,tahribatının önlenmesini gerçekleştirmek durumundayız.Gelecek nesillere,yavrularımıza iyi,güzel ve yaşanabilir bir çevre bırakmak, mutlaka her türlü kirlenmeyi önlemek,ormanlarımızı,yeşil alanlarımızı koruyup,kollamak için gerekli tedbirleri almak,planlamaları yapmak zorundayız.  Çok sık kullandığımız,bilinçsizce sağa sola fırlattığımız plastik ürünlerin,pet şişelerin yaklaşık 400 yıl,poşetlerin 1000 yıl kadar çürümeden kalabildiğini unutmamalıyız.

           Dünyamız tüm insanlığın ortak yaşam alanıdır.Bu konuda hepimiz üzerimize düşen görev ve sorumlulukları yerine getirip,sağlıklı,yeşil ve temiz bir çevre oluşturmak için gerekli duyarlılığı,özeni göstermeliyiz.Çünkü,temiz çevre,temiz topluma işaret eder.

            Ormanlarımızı meydana getiren çeşit çeşit ağaçlarımız,ciğerlerimizin oksijeni,dünyamızın güzelliği,hayatımızın bir parçasıdır.’’Kapımızın eşiği,bebeğimizin beşiği,soframızın kaşığıdır.’’O halde, insana huzur ve mutluluk veren,dinlendiren,sağlıklı nefes almamızı sağlayan ormanlarımızı yangınlardan koruyalım,çevremizi ağaçlandıralım.

             İnsanların,hayvanların ve tüm canlıların yararlanması için bazı hadis-i şeriflerde de ağaç dikmek teşvik edilmiştir;

          ’’Kıyamet kopmak üzereyken elinde bir ağaç bulunan kimse,imkan bulursa,onu hemen diksin.’’Müslüman,bir ağaç diker,o ağaçtan insan,hayvan veya kuş istifade ederse bu,kıyamet gününe kadar,o kimse için sadaka olur.’’(Ahmed b.Hanbel,Müsned,Müslim)

           Peygamberimiz Hz.Muhammed,toplumun kullandığı kamusal alanların,yolların, dinlenme mekanlarının,çevrenin kirletilmesini yasaklamıştır.Çünkü,insanı,canlıları ve doğayı sevmeyen,korumayan,onlara sevgi ve merhametle yaklaşmayanların,Allah sevgisi de inandırıcı olmaz.

          Toplumsal yaşamımızda,daha çok para kazanmak,aç gözlülük ve ihmaller uğruna ekolojik dengeyi bozarak,dünyamızı yaşanmaz hale getirmeyelim.Çünkü,doğal çevre mutluluktur,huzurdur.Geçim kaynağımız,birlikte yaşadığımız arkadaşımız,dostumuzdur.O halde çevre ile birlikte,çevrenin içinde,kardeşçe yaşamalıyız.Biz ona merhamet etmezsek,o da bize merhamet etmez.

       Dünyamız,hayvanları,insanları,ormanları ve tüm canlılarıyla birlikte güzeldir.Biz insanlara ve tüm canlılara sunulmuş olan doğal güzellikler birer emanet,birer nimettir.Emanete ihanet etmeden sahip çıkmak,ormanlarımıza,havamıza,suyumuza,canlılarımıza sahip çıkmak ve geliştirmekle olur.Çünkü,teknolojik gelişmelerin,sanayi atıklarının ve insan tahribatının ortaya çıkardığı çevre sorunları, ekolojik dengeyi giderek bozmaktadır.

      Birleşmiş Milletler bünyesinde yer alan,’’Hükümetler Arası İklim Değişikliği Paneli’’ 9 Ağustos’ta açıkladığı yeni raporda; iklim değişikliğinin’’yaygınlaştığı,hızlandığı,yoğunlaştığı’’uyarısında bulundu.Bu raporda ayrıca,sıcak hava dalgalarının artacağı,sıcak mevsimlerin uzayacağı,soğuk mevsimlerin ise kısalacağı belirtildi.

         O halde,orman yangınları,sel felaketleri,su ve hava kirliliği,akıl,mantık ve bilimin yol göstericiliğinde önlenmeli.Ormanlarımızın yanmasına,canlıların ve biyolojik çeşitliliğimizin azalmasına sebep olanların gerekli hukuki yaptırımlarla karşılaşmaları sağlanmalı.

         Bu noktada Anayasamızın’’Ormanların Korunması ve Geliştirilmesi’’başlıklı 169.maddesini hatırlatmakta fayda olduğunu düşünüyorum;

’’Devlet,ormanların korunması ve sahalarının genişletilmesi için,gerekli kanunları koyar ve tedbirleri alır.Yanan ormanların yerinde yeni orman yetiştirilir,bu yerlerde başka çeşit tarım ve hayvancılık yapılamaz.Bütün ormanların gözetimi Devlete aittir.’’Ne güzel… Belki de çoğu ülkenin anayasasında bu kadar açık seçik,detaylı hükümler mevcut değildir.

      Ülkemizde yakın zamanda çıkan orman yangınları sebebiyle zarar gören bölgelerimizin,tekrar ağaçlandırılması için başlatılan çalışma ve kampanyalara destek verelim,betonlaştırılmasına fırsat vermeyelim.’’Yaşamı yeniden yeşertelim.’’

        Çünkü;

Ağaç olmazsa yağmur olmaz.

Yağmur olmazsa su olmaz.

SU olmazsa meyve,sebze,bitkiler olmaz.

HAYAT olmaz…!

       Bu konularda birlik,bütünlük ve dayanışma içinde olalım.

        Son söz;

‘’Tohumlar fidana,fidanlar ağaca,

Ağaçlar ormana,dönmeli yurdumda.

Yuvadır kuşlara,örtüdür toprağa,

Can  verir doğaya,ormanlar yurdumda…’’

şarkısının gereğini pratik yaşamda gösterelim…

         ‘’ Yeşil vatana sahip çıkalım’’

       İnsafsız rekabetçi,gözü dönmüş kapitalizm zihniyetinin doğamızı kirletmesine,katletmesine izin vermeyelim.

                                                                                                                                           BEHÇET UYANIK