Sosyal medyada her gün yeni bir “linç” dalgasına tanık oluyoruz. Bir tuşla yapılan bu hızlı yargılamalar, aslında bireysel ve toplumsal psikolojimizin aynası.
Sosyal medyada her gün yeni bir “linç” dalgasına tanık oluyoruz. Dün alkışlanan kişi, bugün binlerce insanın hedefinde. Bir tuşla yapılan bu hızlı yargılamalar, aslında bireysel ve toplumsal psikolojimizin aynası.
Kalabalık içinde sorumluluk duygusu azalır; buna “sürü psikolojisi” deriz. Sosyal medyada da aynı durum işler. Birey, yalnız başınayken söylemeye cesaret edemediği sözleri, kalabalığın gücüyle rahatlıkla dile getirir. Bu, bastırılmış öfkenin ve tatminsizliğin dışavurumudur.
Linç, yalnızca hedef alınanı değil, izleyenleri de etkiler. İnsanlar en küçük hatalarında bile “ya ben de linç edilirsem” kaygısıyla hareket etmeye başlar. Bu da özgürce ifade yerine otosansürü yaygınlaştırır.
Eleştiri elbette olmalı; fakat hakaretin olduğu yerde düşünce değil öfke konuşur. Unutmayalım, her yorumumuzun karşısında bir insan var. Acımasızlık değil, empati toplumları iyileştirir.